Geçen sabah işyerine orta boylu, yakışıklı bir genç geldi. Çay içip sohbete koyulduk. Şuradan buradan derken konu evliliğe geldi. Kendisinin daha evlenmediğini, uygun birini bulursa evleneceğini söyledi. Yaşın kaç dedim? Otuz üç dedi. Ne iş yapıyorsun dedim? Fabrikada çalışıyorum, dedi. Bir saate yakın sohbetin ardından genç işyerinden ayrıldı. Genç gittikten sonra düşündüm, ülkemizde ortalama evlilik yaşı bayanlarda 25,erkeklerde 30’un üzerine çıktı ve evlenemeyen genç sayısı da artış göstermekte. Gelin bugünkü yazımızda bu konuya değinelim. Niçin evlilik yaşı uzadı, niçin gençler uygun aday bulmada zorlanıyorlar, niçin bazıları evliliğe soğuk bakıyor, niçin evlenmeyelim; ama arkadaş olalım, kalalım düşüncesi yaygınlaştı? Bu duruma en çok üzülen anne baba, evladının belirli yaşa geldiği halde yuvasını kuramaması anne babayı düşündürüyor, evde çatışma ve ayrışmayı arttırıyor, psikolojik dinginliği gideriyor. Misafir olduğum bir evde 73 yaşında bir annenin 35 yaşını geçmiş bekâr oğlundan hayıflanması beni üzmüştü. Ben yaşlandım ne zamana kadar yanında olacağım, yeri yuvası belli olsa demişti.
Toplumsal bir problem olan bu konuyu maddeler halinde yazmaya çalışalım:
- Okuma oranının yükselmesiyle yılların hızla gelip geçmesi.
- Evliliğin maddi yükünün moda, gelenek görenekle git gide ağırlaşması.
- Yakın çevrede ve ekranlarda görülen geçimsizliklerin, aile facialarının, boşanmaların gençleri olumsuz etkilemesi.
- Sorumluluk almaktan kaçan, evliliğin özgürlüğü gidereceğine inanan “ben böyle iyiyim” diyerek evliliğe soğuk bakan gençlerin olması.
- Güven veren, ahlaklı, maddi, zihin ve içsel özgürlüğe ulaşmış gençlerin haklı olarak ailelerce tercih edilmesi.
- Toplumda yeri olan saygın kişilerin, elini taşın altına koyarak şurada uygun bir kız var, şurada uygun bir genç var, diyerek gençleri görüştürmede ürkek davranmaları.
- Evleneceğim erkek çok yakışıklı, zengin, statüsü yüksek bana istediğim evlilik hayatını sunacak, bana çok müdahale etmeyecek, her yıl tatile götürecek, kişisel konforum için elinden geleni yapacak, sinemalardaki gibi bir aday istiyorum diyen seçici kızların fazlalaşması.
- Vakıf ve derneklerin aktif olarak bu konuda çalışma yapmamaları. Gençlere uygun eş bulmada ve maddi noktada destek olmada yetersiz kalmaları.
- Kadim geleneğimizde bir gence kız verileceği zaman dini eğitimine, karakterine, ahlakına, pantolonunun diz kısmına, özüne bakılırmış. Günümüzde dış içten daha revaçta. İşi,evi,arabası,cebinin doluluğu vb. Adaylara bakışın değişmesi uygun eş bulmayı ve evliliği yürütmeyi zorlaştırıyor.
- Eğer evliliğim istediğim gibi gitmezse evhamı, endişesi hem evlilik öncesi gider ve evlilik sonrası gider adayları ve anne babaları korkutmakta haklı olarak adım atarken daha temkinli olmaya zorlamaktadır.
Niyet hayır, akıbet hayır diyerek çalışkan, üretken, sorumluluk şuuruna, zihinsel ve içsel bütünlüğe sahip, sağlıklı, kendi kararlarını verebilen, ailesine aşırı bağımlı olmayan, birbirine yaş, eğitim, kültür, kafa gönül yapıları bakımından denk adaylar evlilikten korkmamalı, Yaratıcının onların yanında olduğunu her daim bilmeliler.
ALİ ALTAYLI