Bu sabah işyerine gelirken belediyenin reklam panosunda şöyle bir yazı gözüme ilişti. Okuyabildiğim kadarıyla reklam panosunun en alt bölümünde şu cümleye yer verilmişti:
“Dizi ve filmlerdeki şiddet sahneleri, gerçek hayattaki şiddeti normalleştiriyor.”
Dün bir avukatın konuşması şöyleydi:
“Türkiye’deki boşanmaları arttıran daha çok sabah izlenilen kadın programlarıdır.” demişti.
Bireylere, ailelere, topluma faydasından çok zararı olan bu programlar, diziler, filmler niye yayınlanmaya devam ediyor?
Bir genç, sorunlarını konuşarak halletmek yerine izlediği bir diziden etkilenerek şiddete başvurabiliyorsa bunun suçlusu kim?
Toplumun kalbi olan aile kurumunu tehdit eden, boşanmaları arttıran programlar, filmler, sosyal paylaşım siteleri bizim mutluluğumuza mutluluk mu kattı, yoksa içten içe bireyi, aileyi ifsat mı etti?
Çocukların küçük yaşta zihinlerini bulandıran görsellerle buluşmasının kolaylaşması gelecek hakkında bizi düşündürmüyor mu?
Evliliğin sorumluluğunu almak istemeyen, nikâha soğuk bakan bir neslin yetişmesinde evlilik hayatından uzaklaştıran yaşantıları teşvik eden dizilerin, gösterimlerin rolü yok mu?
2024 TÜİK Çocuklarda Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması Raporu bizi gelecek hakkında endişelendirmiyor mu?
Çocukların %66,1’i sosyal medya kullandı
Sosyal medya kullanan çocukların oranı 2024 yılında %66,1 oldu. Erkek çocukların %68,1’inin, kız çocuklarının ise %64,0’ının sosyal medya kullandığı görüldü. Yaş gruplarına göre sosyal medya kullanımı izlendiğinde; bu oran 6-10 yaş grubunda %53,5, 11-15 yaş grubunda ise %79,0 oldu.
Sosyal medya kullanan çocukların %97,9’u düzenli olarak sosyal medyayı kullandı. Düzenli sosyal medya kullanan çocuklardan sosyal medya platformlarında yaklaşık iki saat ve daha fazla süre geçirenlerin oranı; hafta içi %37,1, hafta sonu %49,5 olarak gözlendi. Sosyal medyada yaklaşık iki saat ve daha fazla zaman geçiren 11-15 yaş grubundaki çocukların oranının 6-10 yaş grubundaki çocuklardan yaklaşık 20 puan daha fazla olduğu görüldü.
Çocukların %96,3’ü YouTube kullandı
Çocukların en fazla kullandıkları sosyal medya platformu, %96,3 ile YouTube oldu. Bunu sırasıyla, %41,5 ile Instagram, %26,2 ile TikTok, %21,4 ile Snapchat, %13,6 ile Pinterest, %9,5 ile Facebook ve %4,9 ile X izledi. Yaş gruplarına göre sosyal medya platformlarının kullanımı incelendiğinde; YouTube her iki yaş grubunda da en fazla kullanılan uygulama oldu. İkinci sırayı 6-10 yaş grubunda %11,7 ile TikTok, 11-15 yaş grubunda ise %63,0 ile Instagram aldı.
Çocukların %76,1’i cep telefonu/akıllı telefon kullandı
Cep telefonu/akıllı telefon kullandığını belirten çocukların oranı, 2024 yılında %76,1 oldu. Cep telefonu/akıllı telefon kullanma oranı yaş gruplarına göre incelendiğinde ise bu oranın 6-10 yaş grubundaki çocuklarda %66,3, 11-15 yaş grubundaki çocuklarda ise %86,2 olduğu görüldü.
Cep telefonu/akıllı telefon en fazla İnternette gezinme amacı ile kullanıldı
Düzenli cep telefonu/akıllı telefon kullandığını beyan eden çocukların oranı %98,2 oldu. Bu çocukların cep telefonu/akıllı telefonu kullanım amaçları incelendiğinde; en fazla %77,9 ile İnternette gezinme, %77,3 ile görüntülü veya görüntüsüz konuşma, %75,0 ile film, dizi, TV yayınları veya video izleme ve %73,6 ile sosyal medya kullanımı olduğu tespit edildi.
Çocukların %32,6’sı her yarım saate bir cep telefonu/akıllı telefonunu kontrol etti
Düzenli cep telefonu/akıllı telefon kullanan çocuklardan %32,6’sı cep telefonu/akıllı telefonunu en az 30 dakikada bir kontrol ettiğini belirtti. Bu oran, erkek çocuklarında %33,9 iken kız çocuklarında %31,2 oldu. Düzenli cep telefonu/akıllı telefon kullanan ve her yarım saatte bir cep telefonu/akıllı telefonunu kontrol ettiğini belirten 6-10 yaş grubundaki çocukların oranı %19 6,11-15 yaş grubundaki çocukların oranı ise %42,8 oldu.
Düzenli cep telefonu/akıllı telefon kullanıp en az 30 dakikada bir telefonunu kontrol eden, uyumadan önce en son ve uyandıktan sonra ilk yaptığı şey telefonunu kontrol etmek olan, televizyon izlerken ve başkalarıyla yemek yerken dahi telefon kullanan çocukların oranı %3,4 iken bunlardan en az birini yapan çocukların oranı %58,6 oldu. Bu davranışlardan en az birini gerçekleştiren çocukların oranı 2021 yılında %52,4’tü.
Bir toplumu ayakta tutan değerlerin içini oyan, toplumda ahlaki erozyona sebep olan, aile kurumunu çökerten, bireyleri kin, nefret, intikam, çalışmadan zengin olma, konforlu hayat yaşama gibi hastalıklı düşüncelere iten hemen hemen her akşam izlenilen dizilerdir.
Tüketim çılgınlığını besleyen, şükür ve kanaat duygularını sekteye uğratan, yanlışları normalleştiren, zaman yönetimini unutturan, doyumsuzluğu arttıran, hedonizmin kovasına su taşıyan, milli ve manevi değerleri zayıflatan filmler ve dizilerdir.
Hırsızlığın, arsızlığın, ahlaksızlığın, bin bir türlü şiddet eyleminin nasıl yapılacağının şifrelerini veren filmler ve dizilerdir.
Aklı, kalbi ve ruhu susturan nefsani arzuları kamçılayan görsellerin, yatak odası sahnelerinin ekranlar aracılığıyla hızlı bir şekilde yayılması geleceğimiz açısından bir yıkımdır.
Karı koca arasındaki güveni zedeleyen, adeta öğreten, teşvik eden, şirin, masum gösteren gayri meşru yaşantılar ve aldatma sahneleri, ekranlar aracılığıyla ilk önce bireyin sonra ailenin sonra toplumun ayağını kaydırıyor.
Mahkemelerimizin yükünü arttıran, hapishanelerin dolmasına neden olan ekranların içinden bizleri, yuvalarımızı, gençlerimizi bulan menfi gösterimlerdir.
Bediüzzaman Said Nursi’nin radyo örneğini, bugün akıllı telefonlara ve TV’nin kullanış amacına bakarak değerlendirebiliriz:
“Âhirzamanda bir şahsın hatiât (hatalar) ve günahlarının gayet dehşetli bir yekûn teşkil ettiğine dair rivayetler vardır. Eskide, “Acaba âdi bir adam, binler adam kadar günah işleyebilir mi? Ve o ahirzamanda bildiğimiz günahlardan başka hangi günahlardır ki, kâinatın heyet-i mecmuasına dokunur, kıyametin kopmasına ve dünyaları başlarına harap olmasına sebebiyet verir?” diye düşünürdüm. Şimdi bu zamanda müteaddit (birçok) esbabını gördük. Ezcümle: Müteaddit o vücuhundan radyomla anlaşıldı ki, o bir tek adam, bir tek kelimeyle bir milyon kebairi (büyük günah) birden işler. Ve milyonlarla insanı dinlettirmekle günahlara sokar.”
“Evet, küre-i havanın yüz binler kelimeleri birden söyleyen ve bir dili olan radyo unsuru, nev-i beşere (insanoğlu) öyle bir nimet-i İlâhiyyedir ki, küre-i havayı bütün zerratıyla şükür ve hamd ü senayla doldurmak lâzım gelirken, dalâletten (doğru yoldan ayrılmak) tevellüd (ortaya çıkmak) eden sefahet-i beşeriye o azim nimeti şükrün aksine istimal (kullanmak) ettiğinden, elbette tokat yiyecek.”
“Radyo öyle büyük bir nimet-i İlâhiyedir ki, ona mukabil şükür ise, o radyo milyonlar dilli bir küllî hâfız-ı Kur’ân olup zemin yüzündeki bütün insanlara Kur’ân’ı dinlettirsin.”
İnsanlığa, aileye, bireye faydalı olan eğitim ve öğretime yönelik kalbi, zihni ve ufku açan her türlü ilerlemeye, teknolojik gelişmelere, dizilere, sinemaya, tiyatroya, gösterimlere yatırım yapılmalıdır. Bunları desteklediğimi önceki yazılarımda belirttim.
Madem, dizi ve filmlerdeki şiddet sahneleri, gerçek hayattaki şiddeti normalleştiriyor.
Madem, dizi ve filmlerdeki aldatma sahneleri gerçek hayattaki aldatmaları normalleştiriyor.
Madem, dizi ve filmlerdeki üçkâğıtçılık, hırsızlık, yalan dolan sahneleri gerçek hayattaki düzenbazlıkları normalleştiriyor.
Madem, sosyal paylaşım sitelerindeki haz, hız ve ayartıya hizmet eden hedefsizliğe götüren, çalışmaya, üretmeye karşı insanları pasifleştiren, kin, nefret, ayrılık tohumları eken yanlışlar var.
Engellensin.
Önlemler alınsın.
Hem de bir an önce.
Birey, aile, toplum iyice bozulmadan.
Toplumu ayakta tutan milli ve manevi değerler iyice yıpratılmadan.
Zararın neresinden dönülse kârdır.
ALİ ALTAYLI