Babam sabah işyerine gelince yaklaşık üç dört ay önce gece şahit olduğu bir olayı bana anlatmıştı. Belediye otobüsünün en son gelme vaktinde belediyenin önündeki durakta bekliyorum. Bir kadın ve yanında 6-7 yaşlarında bir erkek çocuğuyla durağa geldi.
Bana yönelerek:
-Amca, şu mahalleye gideceğim. Benim gideceğim yerin dolmuşu geçti mi acaba? dedi.
-Ben de biraz önce geçtiğini ifade ettim. Elinde çocukla alelacele yürümeye başladı. Gece vaktinde elinde çocukla zor olur, aynı güzergâhtan geçer belediye otobüsü ben senin yerine kart okutayım, dedim. İkna olup yürümekten vazgeçti.
Belediye otobüsü gelene kadar sohbet ettiklerini anlattı. Karaman’a farklı bir ilden bir sene önce geldiklerini, kocası çalışmayı sevmediği, kahve köşelerinde zaman öldürdüğü için kendisinin temizlik işlerinde çalıştığını, evin maddi yükünü omuzladığını, çocukla beraber bu geç vakitte bir işyerinin temizliğinden geliyor olduğunu anlatmış.
Babam, kocası olacak adama gıyabında köpürdü. Madem çalışmayı sevmiyordun o kadının mesuliyetini niye üzerine aldın? Çocuğun suçu ne? O çocuk dünyaya gelmeyi seçmedi, sen baba olmayı istedin, diyerek haklı kızgınlığını dile getirdi.
Sabah evinden çıkıp hanımının ve çocuklarının rızkını kazanmak için mücadele veren, yeri geldiğinde işverenin, iş arkadaşının kahrını çeken, ailesini namerde değil merde bile muhtaç etmemek için sebatla işine devam eden, bu uğurda mücadele eden babalara sözümüz yok.
Bir madencinin söylediği gibi : “Aşağıda ölüm var, yukarıda açlık; ölüm belki, ama açlık muhakkak!”
Ailesinin geçimi için madencilik, taş ocakları, inşaat, gemicilik, kimyasal madde üretimi gibi hayati tehlikesi mevcut olan bazı iş kollarında çalışan babalar takdire şayandır, eli öpülür.
Peki, yukarıda saydığımız iş kollarında bir baba ailesi için ölümü hiçe sayarak çalışıyor da diğer bir baba daha güvenli, kolay bir işte çocuklarını iyi şartlarda yaşatmak için niçin çalışmıyor?
Bir erkeğin hanımını işe göndererek çocuklarını maddi ve manevi ihmal etmesi kendisinin de kahvehane köşelerinde pineklemesinin mantıklı bir açıklaması var mı?
Aile geçimsizliklerinin en önemli sebeplerinden biri de erkeğin düzenli ve yeterli bir işinin olmamasıdır.
Bizzat şahit olduğum ailelerde, çalışmayan üretmeyen ailesinin maddi yükünü sağlıklı olduğu halde tembellik hastalığı ve içki, kumar gibi kötü alışkanlıkları nedeniyle karşılamayan babanın karşılaştığı problemleri şu şekilde sıralayabiliriz:
Aile bireyleri arasında ciddiye alınmıyor, saygı görmüyor.
Ailede geçimsizlikler baş gösteriyor, boşanmaya kadar gidebiliyor.
Çocuklarının hâkimiyeti ya dede nine de, ya dayı teyze de, ya da amca halada oluyor.
Kötü arkadaş çevresi ve istenmeyen alışkanlıklar yakasını bırakmıyor.
Yetişkin çocuklarda özgüven eksikliği ve bağlanamama sorunu görülüyor.
Baba çocuklarına istediğini almadığı için kin, nefret, öfkeyi kendisine çekiyor.
Ailenin maddi problemi çözülemiyor, yeterli maddi imkâna ulaşılamıyor.
Yaşlılığı çileli oluyor; sevgi, ilgi beklediği yakınlarından istediğini bulamıyor.
Büyük ruhlu insan, Mehmet Akif Ersoy’un şu mısraları bizi hayatın olmazsa olmazlarıyla tanıştırır ve bizi çalışmaya, üretmeye teşvik eder; tembellikten, malayanilikten, miskinlikten, başkalarından geçinmekten, ihmalkârlıktan men eder.
Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası
Dostunun yüz karası, düşmanının maskarası
*
Dolaş da yırtıcı aslan kesil, be hey miskin!
Niçin oturup kötürüm tilki olmak istersin?
Elin kolun tutuyorken çalış, kazanmaya bak!
Ki artığınla geçinsin, senin de bir yatalak.
*
Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete râm ol
Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol
*
Kurtuluş yok sa’y-i dâimden, terakkîden bugün
Yer çalışsın, gök çalışsın, sen sıkılmazsan otur!
Aile olabilmek kolay olmadığı gibi bir ömür aile kalabilmek ise daha zordur. Baba, kültürümüzde gücün simgesidir. Sorumluluğu büyüktür. Büyük sorumluluklar aklı başında, çalışkan, üretken bireyler tarafından alınır. Evin maddi yükünü her yönüyle karşılayan babanın evliliği yürütmekte zorlandığı çağımızda, bir babanın sağlıklı olduğu halde zora gelmeyip tembellik göstermesi aile kurumuna yapılmış en büyük kötülüktür.
Bayan uygun işlerde maddi konularda beyine destek verebilir; ama sadece bayan çalışıp erkek tembellik ve ahlaksızlık etmez. Bizim toplum yapımız bunu götürmez. Aile kurumu zarar görür, çocuklar zorlu hayat mücadelesinde ruhen ve bedenen çok yorulur.
Güçlü ve sağlıklı ailede yetişen çocuklar kolay kolay yanlış kişilerin maşası olmaz, kandırılamaz, yönlendirilemez, kullanılamaz. Başkalarının cebine aklını emanet eden bireyler daha çok sağlıksız aile ortamında yetişen, sorgulama yetisinden uzak olanlardır.
Dünya ve sonsuzluk kazancının kalbi olan aile hayatını, sorumluluklarını yerine getirmemekle ister baba ister anne kim bozuyor, yıkılmasına neden oluyorsa dünya ve ukbada yüzünün gülmesi zor olacaktır.Baba çalışkan olmalı, maddi yükü omuzlamalı, dürüst olmalı, dürüst kalmalı, gizli dost tutmamalı, aldatmamalı, kötü çevreden, alışkanlıktan uzak kalmalı ki; her daim yüzü gülsün, başı dik olsun, baş tacı edilsin, çocuklarının ve eşinin güçlü kalesi olarak kalsın, Yaratıcı tarafından desteklensin vesselam.
Ali Altaylı