Kokmuş bir sıvıdan, sudan meydana gelen biz insanlar, kendimizin yaratılışını unuttuk, şu an 40 yaşında olan bir kişi, 41 yıl önce yoktu, adı bile anılmıyordu. Yaradan varlık âlemine çıkarmak istedi. Yine şu an 40 yaşında olan kişi büyük bir ihtimalle 100 yaşına varamayacak ama bu durum böyle iken biz insanlar şu 5 unsura dikkat etmemekle hem kendimize, hem çevremize zulmettik zarar verdik. Kokmuş sıvıdan dünyaya geldiğimizi unuttuk, geçmişimizi, mağduriyetlerimizi unuttuk. Beynimiz ilim, cebimiz para, dilimiz lezzetli gıdalar görünce, yaşadığımız mekanlar değişince değiştik, dönüştük, azgınlaştık, nankörleştik. Nihayet insan şaştı, şaşırdı, aldandı.
Biz insanlar hangi noktada düz yoldan, istikametten ayrıldık beraber yazalım:
1. Utanma hissini kaybetme, hayasızlık, ahlaksızlık, edepsizliğimiz yüzünden.
2. Kral ve kraliçe gibi yaşamak istememiz. Kibir, ego, enaniyet, benlik.
3. Şükürsüzlük, nankörlük
4. Dürüstlüğümüzü, güvenilirliğimizi kaybetmemiz.
5. Yaradana ve elçisine, sahabelere, alimlere itaat etmek yerine, nefsimize, modaya, çağın gereklerine vb. itaat ettik.
1. Edepsizlik: Rabbimizin bir ismi de basir; yani her şeyi gören, bilen Allah. Dünyada kurulan kamera sisteminden görülmeye biliriz ama bizi yoktan Yaradan Rabbimiz görüyor, biliyor, en günahkar halimizi biliyor. Bu böyle iken biz yine yanlışlara devam etmede ısrar ediyoruz. Moda diye beli-göbeği görünen genç kızlar, elimizdeki akıllı telefondaki görseller, erkeklerdeki ahlaksızlık, evdeki TV-Sinemalar vb. Acaba bize ne oldu? Morfin yemiş hastalar gibi uyuştuk, uyuşturulduk, duyarsızlaştık. Yanlışları kanıksadık.
2. Benlik, Kibir, Ego: Kendimizi bir halt zannetmemiz; ben malca, bilgice, akılca senden üstünüm düşüncesi bize kaybettirdi. Kibirle bir üstten bakışa sahip olan bizler, ayaklarımızın altındaki toprağa gömüleceğimizi unuttuk. Mütevazı olup tüm canlılarla kaynaşmak yerine yalnızlaştık, kendimizi çektik, mutsuzlaştık, sevimsizleştik. En büyük Yaradan iken, öyle haddimizi aştık ki Yaradanla yarışır hale geldik. Aslında her salise istenmedik bir durum olur, hastalanır, kaza bela gelir, diğer tarafı boylayabilirdik. Acizdik, muhtaçtık, bunu unuttuk.
3. Şükürsüzlük: Biz insanlar önce bize hayat, canlılık veren, bedava güneş, yağmur, toprak, nefes, göz, kulak, akıl, el kol veren Yaratıcımıza karşı nankörleştik, daha sonra insan insana karşı nankörleşti. Aslında Yaratıcıya teşekkür etmeyen, yaratılmışa da teşekkür etmezdi. Çok şükür, hesapsız şükür, elhamdülillah dediğimizde ruhumuzda bir genişlik hissediyoruz, kalbimiz, vücudumuz hafifliyor, özgürleşiyor. Şikayetlerimizi çoğalttığımızda ümitsizliğe kapılıyor, karamsar, durağan bir kişiliğe bürünüyoruz. Gözümüz hep daha iyilerde, daha yukarılarda, lükste, konforda. Geçmişimize baksak ve bir de şu an ki durumumuza, ne de çok kazanımlarımız olmuş göreceğiz, ama bir türlü geçmişe gidemiyoruz.
4. Dürüstlük: Bugün kendimize şöyle bir bakalım, gerçekten dürüst, emin, güvenilir bir kişi miyiz? Para, şöhret, makam, gücü ele geçirince de dürüstlüğümüz devam eder mi? Soralım kendimize bugün. Biz esnaflar, ticaretle uğraşanlar çok dürüst mü, siyasetçi, çiftçi, sanayici, memur amir, patron, işçi, genç yaşlı dürüst müyüz? Önce kendi nefsimden başlayarak, yüzde yüz dürüst bir toplumdan çok uzaklaştık. Biz esnaflar eski aldığımız ürünü eski fiyattan satmak yerine ürün arttı diye yeni fiyattan sattık. Sonra da gittik dinden diyanetten bahsettik, namaz kıldık, umreye hacca gittik. Yaradan ilk önce kul hakkı diyor, dürüstlük diyor. Biz bu konuda sınıfta kaldık, kendimizi kandırdık, imtihanı kaybettik.
5. Kimin sözünü dinliyoruz, zamanımızı neler alıyor? Haftada bir gün bile kutsal kitabımızı okumak, anlamak için zaman ayırmıyoruz ama en az saat başı TV, Instagram, facebookta moda, haberler zihnimizi ve kalbimizi bulandiriyor. Aslında canımızın, nefsimizin istediği gibi yaşıyoruz, özgürlüğümüzden taviz vermiyoruz. İşimize geldiği gibi Yaradanı hayatımızın içine katıyor, işimize gelmezse hemencecik yan çiziyoruz. Aslında bizler, çok istisnalar hariç Yaradana ve elçisine itaat etmiyoruz. Çıkarımıza, nefsimize, dar, küçük, sonlu, vefasız, lezzeti az, elemi çok fani aldatıcı dünya işlerine itaat ediyoruz.
Ali ALTAYLI