Havada özgür ve sağlıklı bir şekilde uçan kuşların iki kanadı vardır. Kuşların tek kanatlı uçmaları mümkün olmamakla birlikte kanatlarının birinde herhangi bir yaralanma, hastalık olsa yine uzun süre havada yol alamazlar. Kuşların kendilerine biçilen bir ömrü, sağlıklı bir şekilde tamamlamaları yeterli bir şekilde beslenmelerine ve kanatlarını kullanmalarına bağlıdır.
Yaratılış ağacının en mükemmel meyvesi ve yaratılmışların en üstünü olan biz insanların da özgür ve sağlıklı bir şekilde bize biçilen ömrü hakkıyla tamamlayabilmesi için iki kanada ihtiyacımız vardır. Eğer bu iki kanattan biri sorunlu olursa insan, gelecek günlerin bulutları arasında sağlıklı bir şekilde uçamaz. Bu iki kanattan özellikle biri var ki, sağlığını kaybettiği, doğru yerden beslenmesi ihmal edildiği zaman, dünyayı o insana ve çevresine dar eder.
Peki, kâinatın seçilmişi olan insanın iki kanadı ne olabilir?
Sizin de bildiğiniz gibi bu iki kanat şunlardır:
Beden
Ruh
Bedenin ve ruhun doğru gıdalarla beslenmesi insanı güzelleştirirken yanlış yerde beslenmesi insanı çirkinleştirerek hayatı çekilmez kılıyor.
Günümüzde bedeni doğru bir şekilde beslemek çok kolaylaşırken ruhu doğru adreste doğru gıdalarla beslemek git gide zorlaşıyor. Ruh açlığı beden açlığından daha tehlikeli boyutlarda kendini göstermeye başladı. Bunu anlamak için haberleri izlememiz yeterli olacaktır.
“Hayvan ancak aç olduğu ya da bir tehditle karşı karşıya bulunduğu zaman; insan ise tok ve güçlü olduğu zaman tehlikelidir.” diyordu Aliya İzzetbegoviç.
Biz de bu sözden ilham alarak şöyle diyelim:
İnsan, bedenini en sağlıklı gıdalarla besleyip nefsini şımarttığı ruhunu, aklını, kalbini aç bıraktığı zaman daha tehlikeli ve bir hayvandan daha aşağı derecededir.
Kaliteli uyku, iki ya da üç öğün yemek, doğal beslenmek, yeterli su içmek, spor yapmak bedeni besler ve işleyişini sağlıklı hale getirir. Bedeni beslemek aslında çok da zor değil, asıl zor olan ruhu doğru kaynaklarla beslemektir.
Doyumsuzluk, tatminsizlik, psikolojik sorunlar, şiddet, kin ve öfke, intihar olayları, dışta değer arama, gösteriş marazı ruhun yanlış yerde gıdalanmasının sonucu değil midir?
Peki; ruhun, aklın, kalbin, vicdanın doğru ve yanlış yerden gıdalandığını nasıl anlarız?
Çalışmayı ve üretmeyi seven insan, ruhunun doğru yerden gıda almasını sağlıyor; sevmeyen insan ise yanlış yerde gıda almasına neden oluyor, demektir.
Günlük az da olsa vahiyle iç içe olan onu okuyup anlamaya çalışan insan, ruhunun doğru yerde gıda almasını sağlıyor; vahyi hayatının dışına iten, belirli günlere has okumalar yapan insan ise ruhunun yanlış yerde gıda almasına neden oluyor, demektir.
“Onlar iman eden ve gönülleri Allah’ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” Ra’d Sûresi 28. âyeti gereğince zikir, fikir ve şükürle kalbini güzelleştirenler ruhunun doğru yerde gıda almasını sağlıyor; kalbe fani sevgililerin mekânı haline getirenler, zikirden yüz çevirenler ruhunun yanlış yerde gıda almasına neden oluyor, demektir.
“Ey Rabbine itaatkâr olan, huzura kavuşmuş nefis! Sen dön Rabbine sen Rabbinden hoşnut, Rabbin de senden hoşnut olarak.” Fecr Sûresi 27, 28 âyeti gereğince Rablerine itaat eden ve hoşnutluğunu kazanmak için iç ve dışta mücadele eden insanlar, doğru yerde ruhunun gıda almasını sağlıyor; nefsini aklının ve kalbinin üzerine çıkartarak isyana yönelen, canının ve medeniyetin istediği gibi yaşayan insan da ruhunun yanlış yerde gıda almasına neden oluyor, demektir.
Bir gününü ev, iş, ilim ve ibadet mekânları arasında geçiren insanlar, ruhunun doğru yerde gıda almasını sağlıyor; anlamlı bir uğraştan, ilim ve ibadetten yoksun yerlerde zamanını geçirenler de ruhlarının yanlış yerde gıda almasına neden oluyor, demektir.
Ellerine daha çok kitap alan ve okumayı alışkanlık haline getiren insanlar ruhlarının doğru yerde gıdalanmasını sağlıyor; anlamlı bir amaç ve iş harici ellerine daha çok akıllı telefon alanlar ise ruhlarının yanlış yerde gıda almasına neden oluyor, demektir.
Büyük bir musibete uğrayan kişi, bu musibeti ondan giderecek Yüce Yaratıcıya dua, sabır ve ibadet ile sığınıyorsa ruhunun doğru yerde gıda almasını sağlıyor; isyana, şikâyete, alkole, kumara, sitem kokan şarkılara yöneliyorsa ruhunun yanlış yerde gıda almasına neden oluyor, demektir.
TV ve sosyal paylaşım sitelerinde zamanını öldürmeyerek, bedava verilen zamanın içine büyük bir vizyonu koyan ve o uğurda gayret gösteren bir insan, ruhunun doğru yerde gıda almasını sağlıyor; belirlenmiş bir hedeften uzak olarak sosyal paylaşım sitelerinde belirli bir gaye için verilen zamanı boşa harcayan insan ise ruhun yanlış yerde gıda almasına neden oluyor, demektir.
Dünya genelinde ibadethanelerin yeterli düzeyde dolu olmaması eğlence merkezlerinin ise dolu olması ruhun yanlış yerde tatmin, doyum, huzur aradığının bir göstergesi değil mi?
Şiddet, taciz, intihar, çocukların katledilmesi, insanlık dramları ruhunu ve merhametini kaybeden bu asırda yaşayan biz insanların ürünü değil mi?
Kütüphanelerdeki, ibadethanelerdeki, ilim meclislerindeki, aile yuvalarındaki insan sayısı azaldıkça hapishanelerdeki insan sayısının çoğalması bir ruh tatminsizliği intiharı değil mi?
Bu asırda insan en çok ruhunu, dengesini ve yönünü kaybetti.
Bedenini ve nefsini besledi; ruhunu ve kalbini doğru yerde besleyemedi ve en çok kendine etti.
Zaten, kişinin kendine ettiğini, edemezmiş hiçbir fani, demezler mi?
İlk önce bulması gerekeni, son sıralara koyarak ruhunda derin ve tamir edilmesi zor bir boşluk oluşturdu.
Mâ zâ vecede men fekadehû ve mâzâ fekade men vecedeh.
“ Cenâb-ı Hakkı bulan neyi kaybeder?
Ve O’nu kaybeden neyi kazanır?”
(İbn-i Atâillah el-İskenderî, Şerhü’l-Hikemi’l-Atâiye)
ALİ ALTAYLI