Okullar kapandı ve çocuklar yaz tatiline girdi. Yaklaşık üç ay sürecek yaz tatilinde anne babalar, çocuklarını konfor alanına, ekranların yalancı dünyasına, sorunlu arkadaş çevresine mahkûm etmemelidir. Bir işle meşgul olmayan çocuk, genç problem üretiyor; anne babalara baş ağrısı oluyor. Bazen büyük bedeller bile ödemek zorunda kalıyor çocuklar, gençler ve anne babalar.
Bu noktada anne babaları üçe ayırabiliriz:
- Çocuğum okulda yoruldu; sadece dinlensin, eğlensin diyen anne babalar.
- Çocuğum bu üç ayı farklı kurslarda değerlendirsin, diyen anne babalar.
(yüzme, futbol, zekâ oyunları, İngilizce, diksiyon, okçuluk, müzik, dini kurslar)
- Çocuğum ne dinlensin ne de kurslara gitsen, bir an önce en çok içinde yaşayacağı gerçek hayatla tanışsın, diyen anne babalar.
Eğitimcilik ve ticaret hayatında gördüğüm bir gerçeği, hem anne babalara hem de yüzü özü çok temiz çocuklara ve gençlere anlatmak istedim bu yazımda.
Birinci gruba giren yani çocuğum dinlensin, eğlensin diyen anne babaların çocukları elde ettikleri kazanımların farkında olmuyor. Emek nedir, sabır nedir, çile nedir, yorulmak nedir, tutumlu olmak nedir, empati nedir, fedakârlık nedir bu kavramların anlam içeriğini tecrübe etmeden büyümeye devam ediyorlar. Beklenti içinde yaşayan, sorumluluk şuuru az, gerçek hayata karşı özgüveni düşük, hazırcılığı ve tüketimi seven çocuklar ve gençler haline geliyorlar. Kendilerini ve kendilerine hizmet edenleri çok seviyorlar. Dış dünyadaki yangın, sel, savaş, açlık onları çok da ilgilendirmiyor; çünkü kendi iç dünyasında bunları hissetmemiş, acı çekmemiş, yorularak bir şeylerin sahibi olmamış. Dış görünüşlerine dikkat ediyorlar, özlerini ihmal ediyorlar. Bu gruba girenler yani, okul ve aile hayatından kopamayarak gerçek hayatla bir türlü tanışamayan ya da çok geç tanışan çocuklar ve gençler, iş ve evlilik hayatlarında düzen tutturmada zorlanıyorlar. Çoğunluk bu şekildedir, istisnalar çıkabilir.
Bu gruba giren çocukların anne babalarına tavsiyemiz, çocuğumuz ya da gencimiz bir süre dinlenip eğlendikten sonra muhakkak yaşına göre bir işte çalışmalıdır. Evden uzaklaşarak anne babanın şefkat kanatları altından çıkarak bir işin ucundan tutmalıdır. Elde ettikleri kazanımların kıymetini sadece ve sadece alanda, dışarıda, caddede, sokakta, kaldırımda, esnafın yanında, tarlada, dağda taşta ovada çalışmak öğretecektir. Bu kazanımı evde ve okulda asla öğrenemez. Öğütle de öğrenemez, sadece gerçek hayattan yavaş yavaş toplar geleceğine dair birikimleri, tecrübeleri. Anne babalar gerçekten çocuklarını çok seviyor ve düşünüyorsa gerçek hayatla geç olmadan tanıştırmalı, içinde bir süre kalmasına izin vermeli, şartları oluşturmalıdır. Yoksa çocuklar olmayan bir dünyada yaşayacak ve belirli yaştan sonra bedel ödeme ihtimalleri fazlalaşacaktır.
İkinci gruba giren çocuğum hobi elde etsin, kursa gitsin diyen anne babaların çocukları da ne yazık ki elde ettikleri kazanımın farkında olmuyor. Bu gruba giren ailelerin çocukları birinci gruba göre artıları çok olmalarına rağmen hakkıyla gerçek hayatla buluşamadıkları için gelecek yıllarda sıkıntı yaşayabiliyorlar. Her şeyi hazır elde ettikleri için empati yetenekleri gelişmiyor. Anne babalarının, öğretmenlerinin bin bir emekle ortaya koyduğu çalışmaların farkında olmuyorlar. Bu gruba giren çocuklar, gençler de kendilerini ve kendilerine hizmet edenleri çok seviyorlar. Daha aktif bir zihne, el becerileri yönüyle daha iyi bir konuma sahip olmalarına rağmen herhangi bir işte uzun süre zaman geçirmedikleri için gerçek hayattan kopuk yetişiyorlar.
Bu gruba giren çocukların anne babalarına tavsiyemiz, çocuk ya da genç kurstan kalan sürede gerçek hayatla buluşturulmalı ve günün belirli bir zaman diliminde çaycı da fırın da bir esnafın yanında ya da tarla da bahçe de çalıştırılmalıdır. Çalışmayan, çalışmaya alıştırılmayan bir çocuk veya gencin sorun çözme kabiliyeti düşük oluyor. İleriki dönemde sosyal ilişkilerde iş ve evlilik hayatında büyük sorunlar yaşayabiliyor. Evde, okulda ve kursta geçen süre asla cadde, sokak, alanda, dışarıda çalışarak tecrübe ederek öğrendiğini veremiyor. Kitabi hayatla gerçek hayat buluşursa anlam kazanıyor.
Üçüncü gruba giren, çocuğum ne uzun süre dinlensin ne de kurslara gitsin, hobi elde etsin, gerçek hayatla bir an önce tanışsın, diyen anne babanın çocukları gerçek hayatla diğer iki gruba göre erken tanışıyor. Öncelikle eğitime, milli ve manevi hayatımızı canlandırmaya yönelik iyi niyetle yola çıkılmış her türlü kursları destekliyorum. Çocuklarımızın belirli süre gitmeleri taraftarıyım. Dinimizi en güzel şekilde öğrenmeleri gerektiğine canı gönülden önemsiyorum. Güçlü imana sahip olabilmek bu dünyada bize kuvvet ve şereftir. Çeşitli hobiler elde etmesini bu tür yerlere gitmelerini de destekliyorum. Karşı olduğum yanı ise çocukların gerçek hayatla tanıştırılmamasıdır, dengeyi tutturamamaktır. Bir iş adamının oğlu hiçbir şekilde babasının şirketinde çalışmamışsa babasını anlamayacak, kazanımlarının farkında olmayacaktır. Çiftçinin çocuğu tarla tapandan uzaksa babasını ve annesini anlamayacaktır. Hayatta başarılı olan çocuklar, gençler, bireyler zamanında anne babası tarafından küçük sorumluluklar verilip yaşına göre işlerde çalışmaya bir an önce başlayanlardır. İleriki yıllarda iş ve evlilik hayatında büyük sorunlar yaşama ihtimali zayıf olan erken yaşta hayat mücadelesi veren, dış dünyayla tanışan, bizzat onun içinde bulunan ailelerin çocuklarıdır. Bu gruptaki çocuklar ve gençler kendilerini aşıp başkalarına hizmet etmeyi, çalışmayı, üretmeyi sevmeye başlıyorlar.
Dünyada çocuklarını sevmeyen anne baba yoktur. Çocuklarını canı gibi seven anne babalar çocuklarına kıyamamakla Yaratıcının gösterdiği şefkatten daha çok şefkat vermekle istedikleri hemen hemen her şeyi önlerine sermekle yaşlarına göre sorumluluk vermeyip uygun işlerde çalıştırmamakla hataya düşüyorlar.
Çocuklar ve gençler çok zor bir dünyada yetişiyor. Anne baba olarak bizim onlara yapabileceğimiz en büyük iyiliklerden birisi, gerçek dünyayla erken tanıştırmaktır. Yanımızdan bir süreliğine uzaklaştırmaktır. Biz kıymazsak ve yönlendirmezsek gerçek hayat çok acımasız bir şekilde geç de olsa kıyıyor ve biz de üzülüyoruz.
Geç olmadan haydi çocuklar, gençler sahaya!
Berberin, fırıncının, işçinin, çaycının, çiftçinin, sanayicinin, esnafın yanına.
Konfor, tembellik, sorumluluk almamak, rahatlığa düşkün olmak, zaman öldürmek, gerçek yaşamdan uzak olmak, ekranlara çakılı kalmak bir zehirdir. Kendinizi, sevdiklerinizi ve geleceğinizi zehirlemeyin.
Sevgili Çocuklar ve Gençler!
Kendinize ve sevdiklerinize yapabileceğiniz en büyük iyilik, çalışmayı sevmek ve gerçek hayatla erken tanışmaktır.
Ali ALTAYLI