Geçen hafta akşamüzeri işyerini kapatmak üzereyken daha önceden tanıştığımız, bir süredir görüşmediğimiz bir arkadaşım geldi. Bir saate yakın konuşma imkânımız oldu. Temiz, mert, delikanlı bir arkadaştı. Oradan buradan konuştuktan sonra eşinden ayrıldığını söyledi. İki yetişkin erkek çocuğunun olduğunu biliyordum. Çok üzüldüm ve bu konuda çalışma yaptığım için sorular sormaya başladım. Arkadaşta boşanma nedenlerini anlatmaya başladı. Ne yazık ki dünyada ve ülkemizde güncelliğini koruyan en önemli konulardan biri ailevi problemler ve boşanmadır. En aza indirmek için çalışmaların hızlanması gerekmektedir. Çok yönlü bir çalışma, destek, sorunların çözümüne yönelik adımlar boşanmaları en aza indirebilir.
Yalnız kalıyor çiftler, çıkış yolu bulamıyor; bunalım, stres, uzun süre devam eden anlaşmazlıklar zorda olsa bu kararı aldırıyor. Olmuyor, yürümüyor, boşanalım. Ya çocuklar… Çözüm bazen geç gelebilir; sabretmek, dua etmek, iyi niyeti korumak, nerde yanlış yapıyorum diye kendimize dönüp hatalarımızla yüzleşmek Rabbimizin yardımını ulaştırıyor. Dünyada herkesin bir imtihanı var kimisinin belden aşağısı tutmuyor, kimisi görmüyor, duymuyor, kimisinin iki yakası bir türlü bir araya gelmiyor, kimisi yerinden yurdundan uzak mülteci olarak yaşıyor, kimisi bir türlü istediği adayı bulamıyor. Belki de senin imtihanın bu noktadan geldi, sabırla çözüme yönelik konuşmayla kendimizi sorgulamayla düzelecek nerden biliyorsun? Diğer dokuz yönde güzellik var, işler tıkırında gidiyor; ama bir yönde sıkıntı var, ağlama, bağırma, şikâyet etme belki aklının bile almadığı, hayalini bile kurmadığın güzellikler, hakkıyla bu imtihanı geçtikten sonra gelecektir bilemezsin.
İmtihanı tanımayan, sabretmeyen insan güzelleşemez, olgunlaşamaz. Büyükler demez mi hem hayatın üçte biri sabır, üçte biri şükür, üçte biri rızadır diye.
Divan edebiyatı şairlerinden Aşkî ve Şeyh Galibe kulak verelim:
İvme ey dil, sabr kıl, ivmek melâmet gösterir
Görelim âyine-i devrân ne sûret gösterir
(Ey gönül acele etme, sabırlı ol, acele etmenin sonu üzüntüdür. Bakalım dünya aynası, gelecek günler nasıl bir yüz gösterecek bize.)
Her zilletin elbette bir izzet var içinde
Seyret çeh-i Ken’ân’ı ne devlet var içinde
( Her zorluğun içinde elbet bir izzet, şeref bir kolaylık vardır. Kenan ilinde kuyuya atılan Yusuf(a.s) oradan çıkıp mısıra Sultan oldu.)
Evlilik hayatının zorlu yolculuğunda en çok ihtiyaç duyduğumuz sabır, dua, tevekkül, çözüme yönelik adımları hızlandırmak, oturup saygı ve iyi niyetle konuşabilmektir. Öfke, kin, nefret ve geçmiş yaşanmışlıkları iple sıkıca bağlamak, çöpe atmayı bilmektir. Önce kendimize dönüp bakmayı bilmektir. Yüzde yüz eşim suçlu diyorsun; ama belki de senin hata payın büyük, kendine dön nesnel bir gözle bak.
Hz. Mevlana: “ İnsanı ateş değil, kendi kibri yakar. Herkeste kusur görür, kendisine kör bakar. Kime nasıl bakarsan o da sana öyle bakar.”
Boşandık; çünkü diye başlayan arkadaşımın boşanma nedenlerini yazıyorum:
Uzun süre küs, ayrı odalarda kalmak çocuklarımızı olumsuz etkiledi.
Yorgun işten geliyorum, önüme yemek gelmiyor, kendim yapıyorum.
Ben işte yoruluyorum, eşim geçmişi unutmuyor, kendini kuruyor, gelince evde kavga başlıyor.
Aynı yöreden olmak gerekiyor.
Bayanın uygun iş ortamında çalışıp yorulması gerekiyor.
Evde izlenen programlar, ınstagram, face, tiktok evliliği darbe vuruyor.
Ben asgari ücretle çalışıyorum, kıyaslama çok, şu şunu almış, bu bunu almış, yetişemedim.
Çekirdek ailelerin ve geniş ailelerin hayata bakışının denkliği önemlidir.
Ali Altaylı