Bir arkadaşım geçen gün problemli bir akrabası için “akraba mı akbaba mı belli değil” ifadesini kullandı. Niçin böyle söylüyorsun, akrabalık bağlarını korumak yalnızlığı ve depresyonu önlüyor; maneviyatımızı güçlendiriyor, dedim.
Orası öyle de zarar gördüğün akraban, senin daha çok depresyona girmene neden olabiliyor, dedi.
Bu yazıyı hazırlama aşamasında devamlı müşterilerimden Halil abi geldi. Halil abi, sizin oralarda akrabalık ilişkilileri ne durumdadır, dedim.
Kapımı açan yok, dedi. Yedirirsen, zengin olursan kapını açan az çok olur. Gariban olursan senden uzaklaşır, kapına uğramazlar, dedi. Bizim köyde benim akrabam çok, hanım öldükten sonra da iyice gelen giden kesildi, dedi.
Bu yazımızda, akrabalık ilişkilerinin yara almasının nedenleri ve akraba ne zaman akraba olur, ne zaman akbaba olur, sorusunun cevabını vermeye çalışacağız.
Öncelikle toplumumuzda akrabalık bağlarının zayıflamasının nedenlerini maddeler halinde sıralayalım:
Borç alıp vermelerin doğurduğu yıkım ve uzaklaşma.
Miras paylaşımındaki anlaşmazlık yüzünden akrabaların birbirinden uzaklaşması.
Dinimizin ve kültürümüzün akraba hukukunu koruma ile ilgili emirlerini görmezden gelmemiz.
Büyük küçük beklentilerin içine girmek, beklentinin karşılık bulmaması yüzünden köprüleri yıkmak.
Akrabalar arasındaki kız alıp vermeler yüzünden yaşanan ailevi problemler.
Zengin akrabanın, durumu iyi olmayan yakınını gözetip ikram etmemesi, kibir abidesine dönüşmesi.
Fakir akrabanın kıskançlık hastalığına yakalanması ve hem gabış hem süseğen, hem kel hem fodul olması.
Geçmiş defterleri açık tutmak, güncellemek bir türlü unutamamak.
Tek taraflı gidip gelmeler, diğer akrabanın yapılan birden çok ziyarete karşılık vermemesi.
İyi ve kötü günde akrabaların birbirinin yanında olmaması.
Küçük yerlerdeki siyasetin akrabalık ilişkilerini bozabilmesi.
Kıskançlık, dedikodu, kin, inat, bireyselleşme, statü farklılıkları, maddi yönden farklılaşmanın akrabalık bağlarını zayıflatması.
Küçüğün büyüğü arayıp sormaması, ziyaret etmemesi, büyükten gelen el uzatmaları görmezden gelmesi.
Özellikle evin büyüklerinin, çocuklar ve akrabalar arasında adaleti gözetmemesi, birbirine düşürmesi.
Akrabalar arasındaki küçük hataların büyütülmesi, görmezden gelmek yerine çerçeveletip duvara asılması.
Dünyanın küçük bir köy haline geldiği, tüm bağların zayıflamaya yüz tuttuğu günümüzde akrabalık bağlarının da bundan nasibini alması.
Eskiye göre bilgi ve maddi birikimin, özgürlüğün artması nedeniyle kimsenin kimseye eyvallahı olmaması.
Bazı akrabalar arasındaki güvensizliğin ve ahlaksızlığın kötü örnek teşkil etmesi
Kırıcı ve itici konuşmalar ve külfet noktasına dikkat edilmemesi
Akraba, ne zaman akraba olur?
Rabbimizi ve Resulünü (sav) her konuda olduğu gibi bu konuda da en ön sıraya alarak.
Akrabalık bağlarını koparmak için yukarıdaki saydıklarımız birçoğu geçerli bir mazeret değildir.
Üstat Necip Fazıl’ın dediği gibi Allah(cc) ve Resulüne(sav) teslim olarak, bin bir türlü bahane üretmeyerek, nefsimize arka çıkmayarak, el âlemi, şunu bunu dinlemeyerek ancak akrabalarımıza yaklaşabilir, hatırını sayabiliriz. Başka türlü akrabalık bağlarını uzun süre sürdürmenin imkânı da yoktur.
Gözüm, aklım, fikrim var deme hepsini öldür!
Sana çöl gibi gelen, O göl diyorsa göldür.
Nahl Sûresi 90.Ayet:
“Şüphesiz ki Allah adâletli davranmayı, iyilik yapmayı ve akrabayı görüp gözetmeyi emreder. Her türlü hayâsızlığı, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Düşünüp ders almanız için size böyle öğüt verir.
Rûm Sûresi 38.Ayet:
“Öyleyse akrabaya, yoksula ve yolda kalmışlara hakkını ver. Allah’ın rızasını isteyenler için en hayırlı yol budur. Kurtuluşa erecek olanlar da işte bunlardır.”
Muhammed Sûresi 22.Ayet:
“Ey münafıklar! Demek fırsatını bulup iş başına geçecek olsanız, yeryüzünde bozgunculuk yapacak ve akrabalık bağlarını keseceksiniz, öyle mi?”
Peygamber Efendimizin(sav) akrabalık bağlarının korunmasının önemini anlatan bazı hadisleri:
“Akrabasıyla ilgisini kesen kimse, Cennet’e giremez.”
“Rızkının çoğalmasını ve ömrünün uzamasını isteyen kimse, akrabasını kollayıp gözetsin.”
“Akrabasının yaptığı iyiliğe aynısıyla karşılık veren, onları koruyup gözetmiş sayılmaz. Akrabayı koruyup gözeten kişi, kendisiyle alakayı kestikleri zaman bile onlara iyilik etmeye devam edendir.”
Akraba ne zaman akbaba olur?
Rabbimiz(cc) ve Resulüne(sav) göre değil de küçük çıkar hesaplarına göre hareket ettiğimizde, bir gün ölüp hesap vereceğimizi unuttuğumuzda, mal mülk ve az bir çıkara akrabalarımızı değiştiğimizde, kendi hatalarımıza değil de akrabalarımızın hatasına odaklandığımızda; geçmişteki yanlışlıkları, inat, kin ve öfkeyi gündemde tutup beslediğimizde, dedikodulara kulak astığımızda, kıskançlık ve benlik hastalığına yakalandığımızda, bencilleşip yalnızlığa talip olduğumuzda, akrabayı akbaba görmeye başlarız ve bu akraba sınavından da sınıfta kalabiliriz.
Kim bu dünyada daha uzun bir ömre, bol rızka, huzura, imkâna, genişliğe ulaşmak istemez ki! Hatta ölmek üzere olan bir kişiye birisi, bana şu kadar para ver; ömrünü, dünyada geçireceğin gün sayısını, uzatayım dese servetini verecek insan sayısı ne de çok çıkar.
“Rızkının çoğalmasını ve ömrünün uzamasını isteyen kimse, akrabasını kollayıp gözetsin.”
Sadece bu hadisin anlam içeriği bile akrabalarımızla iyi geçinmemiz için yeterli olsa gerek.
ALİ ALTAYLI