BİR MEKTUP
Bu mektup bir anda zihnimde oluşmuş, bir kişi de olsa faydalı olur niyetiyle parmaklarım klavye tuşlarında kendisini bulmuştur. Dünyada, ülkemizde, şehrimizde görülen intihar vakaları derinden üzüyor bizleri.
Değerli Kardeşim!
Bu yazıyı sabırla sonuna kadar okumanı isterim. İster inan ister inanma, ne olursan ol hangi düşüncede, hangi bakış açısında, hangi grubun, dünyanın adamı olursan ol yeter ki oku. Hem bu yazıyı okuduktan sonra kararlarını tekrar gözden geçirirsin. Hem okumak dünyadaki en zararsız eylemlerimizden, okuyamamak ise en büyük ıstırabımız değil mi?
Biliyorum, dünya zor bir yer. Acıların, çıkmazların büyük, seni anlayanlar çok az. Hayatına giren insanlar senin baktığın yerden hayata bakmıyorlar. Senin gibi iyi niyetli içi dışı bir de olmayabiliyorlar. Bir türlü kendini yakınlarına, sevdiklerine anlatamıyorsun, anlaşılamıyorsun. İnsan insanı ne zaman tam anlayabildi ki zaten. İnsanın kendisi kusurlu ve eksik bir varlık değil miydi? Gökyüzüne hiç uzun süre baktın mı bilmem? Kusursuz ve iç acıcı, muhteşem güzellikte; bu güzelliği gökyüzüne veren kim hiç düşündün mü? Toprağın ve üzerinde yaşayan canlıların hüznünden, ihtiyacından haberdar olup bulutlar arasından yeryüzüne yağmur damlacıkları indiren büyük kudretin sana değer verdiğini, sıkıntılarını gidermeye muktedir olduğunu hiç düşündün mü?
Annenden, babandan, akrabalarından, arkadaşlarından, çok çok sevdiklerinden, üzerine toz konduramadıklarından daha yakın ve şefkatli, sorunlarını çözmeye muktedir Yaratıcının dua ile kapısını çalmayı düşünsen, hiçbir şey kaybetmezsin inan.
Dua et, sıcaklığını içinde hissederek rahatladığını göreceksin ve biraz sabırlı ol, sana herkesten çok değer veren Yaratıcı, sana bir çıkış yolu gösterecektir.
Bir hadîs-i kudsîde Rabbimiz şöyle buyurmuştur:
“Kulum bana bir karış yaklaştığı zaman, ben ona bir arşın yaklaşırım; o bana bir arşın yaklaşınca ben ona bir kulaç yaklaşırım; o bana yürüyerek geldiği zaman, ben ona koşarak varırım.”
Değerli Kardeşim!
İlk yaratılışını, diğer canlılardan farklı yönünü ve çok kıymetli oluşunu hiç düşündün mü? Bizi çok çok sevdiği ve kıymetli gördüğü için “insan” olarak yarattı. Demek ki, bizle gerçekleştirmek istediği bir muradı var. Taş da bitki de ağaç da sürüngenlerden olan bir hayvan da olabilirdik. Dünyanın en kıymetli varlığı insandır, etrafındaki insanlardan zarar görmen senin değerinden bir şey eksiltmez. Benim yaşım şu an kır dört, senin yaşın kaç bilmiyorum. Ben kendimden örnek vereyim. Kırk beş yıl önce ben bu dünyada yoktum, adım anılır bir şey bile değildi. Kimsenin bizden bir haberi yoktu. Yaratıcı kimseye sormadığı gibi bana da sormadan varlık âleminde insan olarak bulunmamı istedi. Seni de aynı şekilde insan yarattı, değerli gördü ve seninle bir gerçekleştirmek istediği bir muradı var. İnsanların yanında bizim hiçbir kıymetimiz olmayabilir; ama Yaratıcının yanında kıymetimiz paha biçilmezdir. Niçin mi dersen? Çünkü kendi ruhundan bize üfledi ve canlıların en üstünü olarak dünyada bulunmamızı murat etti.
Değerli Kardeşim!
Sanma ki, dünyada çıkmazda bir sen varsın. Asla bu düşüncen doğru değil. Senin aklını bulandıran, yaşamaya karşı umut güneşini söndürecek olan senden ayrı sana dön ve de ki, bu dünya sadece bana zor değil, herkese zor ve Yaratıcı herkesi imtihandan geçiriyor ve torpil geçmiyor.
Kimileri çocuk yaşta savaşta ne acılar ne musibetler yaşamış, çocukları ellerinde can vermiş.
Kimileri trafik kazasında çocuklarını ve eşini kaybetmiş.
Kimileri iftiraya uğramış, itibarı zedelenmiş.
Kimilerinin bir yangında canımdan öte dedikleri vefat etmiş.
Kimileri borç harç içinde düşe kalka yoluna devam etmiş.
Kimileri çok sevdiği evladını kaybetmiş.
Kimileri nişanlısından, eşinden ayrılmış.
Kimilerine çocuklarını uzun süre gösterilmemiş.
Kimilerini babası evden kovmuş.
Kimileri evlenmiş hiç çocukları olmamış.
Kimileri evlenmiş baş belası gönül sızısı çocuklarla imtihan olmuş.
Kimileri uzun süre işsiz kalmış.
Kimilerini kocası aldatmış.
Kimileri güzel hayaller kurduğu on sene konuştuğu kız arkadaşından ayrılmış.
Kimileri iflas etmiş.
Kimileri kötü bir ailede şiddet görmüş, çocukluğu heder olmuş.
Kimileri tehdit, taciz ve tecavüz edilmiş.
Kimileri sosyal medyada, paylaşım sitelerinde varını yoğunu kaybetmiş.
Kimileri depremde bütün sülalesini kaybetmiş.
Kimileri anne baba yüzü hiç görmemiş.
Kimileri çok güvendiği dostundan Osmanlı tokadı yemiş.
Kimileri ihanete uğramış.
Kimileri içki, kumar, eroin vb. bin bir türlü kötü alışkanlıklara bulaşmış.
Kimileri görme ve işitme engelli olarak mücadele etmek zorunda kalmış.
Kimileri şer ve huysuz bir kadına çocukları için katlanmak zorunda kalmış.
Kimileri dengesiz, alkol bağımlısı bir kocaya katlanmış.
Kimileri tilki ve kurtlarla bir işyerinde çalışmak zorunda kalmış.
İnan ki, saymakla bitiremeyiz; ama asla intihar etmeyi düşünmemişler. Kendilerinin olmayan bu bedene, sahibinin izni olmadan asla dokunmamışlardır. Mücadele ve çözüm yolu arama gücüyle hayata tutunup bir ışık bulup onu takip etmişlerdir. Unutma ki, sadece eceliyle bu dünyadan sonsuzluğa kanat açman senin ve sevdiklerin için en güzel kapanıştır.
Değerli Kardeşim!
Çok kıymetli birisin ki, Yaratıcı seni daha da güzelleştirmek istiyor. İnci sancının, meziyet eziyetin ürünü, derler. Sen o kadar değerlisin ki, başından bela eksik olmuyor. Cennet, bu dünyada çok ezilenlerin, yorulanların, bin bir türlü musibetlerle karşı karşıya kalanların yeri. Yatarak konfor içinde acı sızı görmeyerek insan onarılmıyor, kendini onarmıyor ne yazık ki! Dünya çok kısa, musibetler de aslında çok kısadır. Senin zihnin musibetlerin gölgesini çok uzatıyor. Güzel görüp güzel düşünüp başımıza gelen istenmeyen durumları hayra yorduğumuz zihnimizi, özümüzü ve bakış açımızı değiştirdiğimiz takdirde mutlu olunacak o kadar güzellikler var ki etrafımızda. Başına gelen olumsuzlukların, musibetlerin ağırlığı seni ümitsizliğe itmesin. Senin dünyaya gelmene onay veren Yaratıcın, başına gelen istenmeyen durumlardan daha büyük ve güçlüdür. Hem öldürmeyen yaralar seni güçlü kılıyor, yeniden daha farkındalı bir şekilde hayata tutunmanı sağlıyor.
Hayata, insanlara ve bütün imkânlara karşı umudunu yitirmiş, yaşamaya küsmüş bacım, kardeşim!
Konuşarak doğru yerlerden yardım alarak aşılmayacak hiçbir problem yoktur. Yeter ki, biraz sabır, gayret, mücadele. İçimize atmak, beynimizi ve kalbimizi yorar. Bize zarar vermek isteyenleri sevindirmiş oluruz. Bizim içimizden çıkamadığımız sorunları çok hızlı bir şekilde bir başka kurum, kişiler çözebilir. Hangi tür sorun olursa olsun o sorunu doktorlara, terapistlere, polislere, avukatlara, savcılara, eğitimcilere, din adamlarına, sevdiklerimize, dostlarımıza anlatabiliriz korkmadan çekinmeden cesurca. Çünkü ilk önce sen kendine faydalı olman gerekiyor, ilk adımı sen atman gerekiyor. Doğru adres ve doğru insanlarda her zaman bir çözüm yolu vardır. Ara, bul; asla erteleme. Ümitsizliğe, yanlış insanlara, seni bu duruma sokanlara karşı bir duruşun, bir umudun, bir iraden, bir savaşın olsun. Sen şu an göremesen de seni sevenler bu dünya da o kadar çok ki. Yok ki, beni hiç seven dersen; gözlerine, yüzüne, vücudunun tamamına bak bir boy aynasında. O gözleri, yüzü, saçları sana bedava veren seni kıymetli bulmaz mı? Kim kime bu dünyada bedava bir şey verir. Bedava verilmiş olan gözümüze gözlük almak istesek az para mı?
Değerli Okuyucum!
Yazıma son verirken en son şunları söylemek istiyorum:
Sorun çok bu dünyada çözüm de çok, hatta sorunlardan çözüm yolları daha çok; ara, bul.
Allah bir kapısı bin bir, de.
İman, inanç, umut varsa imkân vardır, de.
Allah’ın verdiği emaneti sadece O alır, de.
Ben başıma gelen sorunlardan daha büyüğüm, de.
Güneşini, gündüzünü gecesini kullandığım yaratıcı beni görüyor, biliyor ve o sorunlarımdan daha büyük de. Bir gün bana el uzatacak yollarını gösterecek de.
Ümit var ol, çözüm odaklı ol, yolda ol, arayışta ol.
Bu dünyada senden başka yok; özelsin, biriciksin, eşsizsin, Yaratıcının değerli gördüğüsün.
Seninle güzel dünya, asla aklından çıkarma.
Hz. Yunus (as) balığın karnından kurtaran, Hz. Eyüp (as) şifa veren, Hz. Yusuf (as) kuyudan, zindandan çıkaran, Hz. Musa’ya Kızıldeniz’i yaran Ashab-ı Kehf’i zalim hükümdarın şerrinden koruyup belirli süre uyutan, Hz. Meryem’e yardım eden Rabbimiz (cc) değil midir?
Yaratıcıya güven. Hem de herkesten, her zamankinden daha çok.
ALİ ALTAYLI