Terör saldırılarının hortlaması, gözü dönmüş caniler tarafından bebeklerin katledilmesi, özel hastanedeki eğitimli insanların canileşmesi, şiddet, taciz, yaralama, öldürme vakaları artık sadece kışların soğuk olmadığını, insanoğlunun kıştan daha soğuk ve acımasız olduğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Kierkegaard’ın şu tespiti dikkate değerdir:
“İnsanın kendini kaybetmesi, bu en büyük tehlike sessizce gerçekleşir. Sanki hiçbir şey olmuyormuş gibi. Hâlbuki kaybettiğimiz herhangi bir şey- bir kol, bir bacak, beş lira, bir eş- mutlaka dikkat çeker.” der.
Peki, bir insan nasıl sessizce kendisini kaybeder?
Uçurumun kenarına sürüklendiğinin nasıl da farkında olmaz?
Sahi, biz kendimizi nerelerde kaybettik.
Kaybettiğimiz kendimizi, değerlerimizi, inançlarımızı ne zaman bulmayı onlara sıkı sıkıya sarılmayı düşünüyoruz?
Kimimiz konforda,
Kimimiz geçim derdinde,
Kimimiz gösteriş hastalığında,
Kimimiz hız ve hazda,
Kimimiz mal mülk biriktirme hırsında,
Kimimiz yanlış seçimlerde,
Kimimiz kötü alışkanlıklarda,
Kimimiz kibirde, narsistlikte
Kimimiz paranoyada,
Kimimizi kıskançlıkta,
Kimimiz geçmiş travmalarında,
Kimimiz gelecek endişesinde,
Kimimiz dizi takiplerinde,
Kimimiz dedikodu seanslarında,
Kimimiz terapi seanslarında,
Kimimizi kin, inat ve öfkede,
Kimimizi şükredememe ve şikâyet hastalığında,
Kimimiz aklını başkalarının cebine koymakta,
Kimimiz benim ondan neyim eksiklerde,
Kimimiz el âlem ne der, derdine düşmekte,
Kimimiz aşırı karamsarlıkta,
Kimimiz aşırı kilolarında,
Kimimiz akıllı telefonun içinde kaybolmakta,
Kimimiz ayna başlarında,
Kimimiz kahve köşelerinde,
Kimimiz eğlence merkezlerinde,
Kimimiz içi boş bir cevizde,
Kimimiz çerez ve tatlı peşinde,
Kimimiz bir türlü bitmek bilmeyen telefon konuşmalarında,
Kimimiz sabahlara kadar süren karşı cins mesajlaşmalarında,
Kimimiz sosyal paylaşım sitelerinde,
Kimimiz var mı benim gibi delisi olmakta,
Kimimiz ise hayatına hayat kılamadığı dini, diline dolamakta kaybetti kendisini.
Thomas Hobbes’in, insanın Allah(cc) korkusunu unuttuğu, O’nun vahyinden kendisini azat ettiği zaman korkunç bir varlığa dönüşeceğini anlatan şu sözü düşünmeye değerdir:
“Hiçbir korkuluğu kurt suretinde yapmamışlar, ayı ve leopar gibi de yapmamışlar, zannederim ki, insandan daha korkuncunu bulamamışlar.”
Havalar sadece kışın soğuk, biz insanlar ise dört mevsim soğuk olmaya başladık.
Nedense güvenemedik birbirimize ve sevemedik birbirimizi. Güven ve sevgi ile işler kolaylaşır, yokuşlar aşılır, hastalıklar ve yalnızlıklar azalırdı. Başarmada geciktik.
Aslında herkes kendisini ve çıkarlarını seviyordu; bir de işine yarayan işi çok, dili ve cesareti yok insanları.
İnsan Allah’ın kendi ruhundan üflediği muhteşem bir eserdir. Zihnini, özünü, çevresini ilahi olanın emrince güzelleştirdiğinde meleklerden üstün hale gelebilecek bir kıvama geliyor. Zihnini, özünü, çevresini güzelleştiremediğinde ilahi olanı hayatından ayrı bir yere koyduğu din ve vatan sevgisini unuttuğu zaman ise yıkımı, ihaneti, şiddeti, öfkesi, cinayeti çok büyük oluyor.
Dünyanın neresinde olursa olsun terör eylemlerini şiddetle kınıyor, ülkemizdeki TUSAŞ’a yapılan terör saldırısını lanetliyor, şehitlerimizi Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar, yakınlarına sabırlar dilerim.
ALİ ALTAYLI