Dün bir genç geldi, zor kötek bir spor ayakkabı beğendi. Yaşı 25-30 arası gösteriyordu. Abi ayır bu ayakkabıyı babaannemden para isteyip geleceğim dedi. Gitti bir saat sonra geri geldi, babaannem bu kadar verdi dedi, ben de az bir kâr ile verdim. Babaanne ortalama 80 yaşında, torunu 30 yaşında. Çalışmayıp üretmeyip, zora gelmeyip babaannesinin emekli maaşına göz diken, bununla geçinen torun… Yazık, çok yazık! Maalesef ülkemizde böyle geçinen insan tipleri mevcut. Başkasının gemisiyle sahile çıkmaya çalışan. Gençse, daha yazık!
Havam olsun, karizmam olsun, şöhretim olsun, çok param pulum olsun, makamım, statüm olsun, evim arabam olsun, evimde hizmetçim olsun ama yatarak olsun, çalışmadan olsun, telefonun, televizyonun karşısında çay kahve içerken olsun, kendimi yormadan, germeden, üzmeden, sorumluluk almadan olsun diyen çarpık bir anlayış, düşünce türedi. Her şeye sahip olayım ama kolay yoldan, çalışmadan, üretmeden, sabah kalkıp işe gitmeden olsun diyen bir anlayış.
Yem çuvalı ile kağıt, plastik toplayarak geçimini sağlamaya çalışan, nâ-merde değil merde bile muhtaç olmamaya çalışan yaşlı insanları görüyorum, boyundan daha büyük çuvalları sırtlamış. Bir taraftan da yaşı çok genç ama çalışmaya yanaşmayan istedikleri alınmayınca da anne babasına veya yakınına eziyet veren, ortalığı birbirine katan, tembel, uyuşuk, rahatına düşkün insan tipi. En tehlikeli insan tipi bunlar. Hep hastadırlar, mağdur edebiyatı yaparlar, hep şikayet ederler, zora gelmez, sorumluluk almaz, bedava yaşayıp ölmek isterler.
Mehmet Akif der:
“Allah’a dayandım diye sen çıkma yataktan
Mânâ-yı tevekkül bu mudur? Hey gidi nâdan!”
“Kim ki bu dünyada kazanmazsa bir ekmek parası
Dostunun yüz karası düşmanın maskarası”
“Bir baksana yerler uyanık gökler uyanıktır
Dünya uyanıkken uyumak maskaralıktır”
“Allah’a dayan sa’ye sarıl hikmete râm ol
Yol varsa budur bilmiyorum başka çıkar yol”
Yaradan, yaşatan bize çalışma aşkı şevki versin, çalışmayı sevdirsin. Çalışmamak, bir ömür yük olmak zillettir.
Sonuç: Biz böyle değildik, bir şeyler oldu bize. Kolay olsun, hazır olsun, hızlı olsun der olduk. Batıdan esen yel bizi bozdu. İslam medeniyetinde istemenin de bir izzeti var. Çalışmak, çok çalışmak, üretmek. Kimseye yük olmamak için niyet edip çalışmak. Sabah yorganı üzerinden atıp, sabah güneşinden önce işe koyulan insan değerlidir, eli öpülür. Gece bir türlü yatmayı bilmeyen sabah da kalkmada zorlanan, önce kendini, geleceğini yakar.