Evimize bir misafir geleceği zaman her tarafı en güzel şekilde temizlemeye çalışırız. Hele hele evlerimize gelecek misafir, çok önemli bir misafirse daha dikkatli bir şekilde evlerimizi temizlemeye çalışırız; çünkü evimiz bizi temsil ediyor diye düşünürüz. Gelecek misafirlere yakışır bir ev için endişelenir; çok temiz, güzel olması için elimizden gelenin fazlasını yapmak için gayret gösteririz.
Yine dışarıya çıkacağımız veya özel bir yere gideceğimiz zaman:
Aman ha! Dışımız güzel, forsumuz, imajımız yerinde olsun. Devir ye kürküm ye devri, diye düşünürüz.
Elbisemiz güzel olsun.
Sacımız, sakalımız güzel olsun.
Saatimiz güzel olsun.
Çantamız güzel olsun.
Dövmemiz güzel olsun.
Ayakkabımız güzel olsun.
Arabamız güzel olsun.
Tatil yerimiz güzel olsun.
Küpemiz, kolyemiz, bileziklerimiz güzel olsun.
Ya en önemli misafirin konak yeri olan -Rabbimiz (cc.) in – içimiz, özümüz, kalbimiz, gönlümüz ne olacak?
Evlerimize gelecek bir misafir için günlerce temizlik yaparken her gün bakılmadığında, kontrol edilmediğinde, iyi niyetle zikirle fikirle şükürle ibadetle temizlenmediğinde kirlenen, pas tutan, manevi hastalıkların uğrak yeri olan kalp evimiz ne olacak?
Bugün de içim dışımdan daha güzel mi diye, evden çıkarken kendimize hiç bu soruyu sorduk mu?
Dışarıya çıkmadan derimizi ve derimizin üzerini temizlemek için çaba harcarken ayna karşısında dakikaları ucuzca sarf ederken olmuş mu, yakışmış mı diye ortalarda fır fır dönerken acaba bugün derimin altındaki ve en önemli temizliği, güzelliği hak eden yer aynı kıvamda, güzellikte duruyor mu diye hiç kendimize sorduk mu?
Büyük ev, oturduğumuz evlere dikkat ediyoruz. Daha küçük ev vücut evinin temizliği ve güzelliğine dikkat ediyoruz. Ya vücut evimiz içindeki en küçük ve özel, Rabbimizin baktığı yer olan özümüz, kalbimiz ne durumda?
Gerçekten kendimizden emin bir şekilde benim kalp evim, kendi oturduğum evden ve vücut evimden daha temiz bir durumda diyebiliyor muyuz?
Dünyadaki temizliği, güzelliği hak eden bize dünya ve sonsuzlukta büyük kazanımlar getirecek olan özümüzü kinden, nefretten, kıskançlıktan, öfkeden, darlıktan, cimrilikten, gösterişten, narsistlikten, kibirden, israftan, yalandan, dedikodudan koruyup temizleyebildik mi?
Abdulkadir Geylani Hazretleri ne güzel ifade etmiş:
“Kalp elbisen kirliyken kalbin üzerindeki elbiseyi temizlemekle uğraşama. Pis kalbinin üzerindeki elbiseyi bırak. Önce kalbini, sonra elbiseni temizle. İki tarafı yıkamayı temizlemeyi birleştir. Elbiseni pislikten, kalbini de günahlardan temizle.”
Dünyadaki kavgalar, boğuşmalar cahil-eğitimli fark etmez zihnini ve özünü güzelleştiremeyen, hırsına ve gücüne yenilen biz insanların ürünü değil mi? Ne yazık ki, zulümler haksızlıklar eğitimlilerin elinden çıkmaya başladı. Çoluk çocuk demeden öldürülen, vatanlarında kan akıtılan Filistinlileri bu hale getiren cahiller değil her halde.
Keşke ilk önce derimizin içindeki ev, sonra vücut evimiz, sonra da oturduğumuz evleri sırasıyla temizlemeyi, güzelleştirmeyi başarabilseydik. Eminim ki, dünya ve içindeki biz insanlar bugünkünden daha güzel olacaktı.
Aklını vahyin emrine vermeyen, aklını ve gücünü kutsayan biz insanların ürünü değil mi?
Kalbimizdeki çerçöp sevgisi, mal makam şöhret sevgisi nedeniyle gerçek Yaratıcının uzaklaştırıldığı bizlerin ürünü değil mi?
Büyük velî, Şemseddîn-i Sivasî ne güzel mısralarına yansıtmış:
Vasıl olmaz kimse Hakk’a cümleden dûr olmadan
Kenz açılmaz şol gönülde tâ ki pür-nûr olmadan
(Her şeyden uzak olmadıkça kişi Hakk’a kavuşamaz. Gönül, fanilerin sevgisinden temizlenerek nurla dolu olmadan sırlar hazinesi o kişiye açılmaz.)
Sür çıkar ağyarı dilden ta tecelli ede Hakk
Padişah konmaz saraya hâne mamur olmadan
(Gönlünden Allah sevgisinden, gayrısından başka hepsini çıkar. Padişah saraya hane temiz olmadan girmez, misafir olmaz. Allah fitne fücur dolu kirli kalbe teşrif etmez.)
El Kuddüs, isminin gereği Rabbimiz toprağı, suyu, havayı biz kulları için temizler. Havayı, denizi, ormanı temizler. Yazın kirlenen kâinatı zamanı gelince bir çırpıda yağmurla rüzgârla karla temizler. Rabbimizin çok kısa bir zamanda yaptığı temizliği dünyanın temizlik işçilerinin hepsi bir araya gelse yıllarını verseler yapamazlar.
Kuddüs ismi şerifi çok temiz ve çok pak manasına gelmektedir. Rabbimiz çok temiz ve pak. Biz kullarının da temiz ve pak olmamızı istiyor. Hem dış temizliğimize en önemli olanı da kalp temizliğimize bakan yönü var bu esmanın.
Keşke El- Kuddüs esmasını okuyunca ilk önce kalp temizliğini anlayabilseydik.
Niçin mi?
Çünkü toplum olarak özümüz, kalbimiz temiz olunca oturduğumuz evler, mahalleler, caddeler, sokaklar, köy, kasaba, ilçe, il, ülkemiz ve dünya temiz, güzel, yaşanmaya değer olur. Huzur ve güven artarak devam eder. İnsanlar birbirlerinin kurdu değil; yurdu, dostu, arkadaşı, kardeşi, yardımcısı olur.
ALİ ALTAYLI