(ÖZDEYİŞLERİM)
Zalimler için yaşasın cehennem, diyor üstat. Dava adamları, özü, sözü, yaşantısı güzel imanlı insanlar için de cennet ne güzel bir konak yeri. Zalimler pisipisine ölecek ve dünyada kendi elleriyle oluşturdukları cehennemi harlayacaklar. Mazlumların zalimlerden hakkını aldığı yer ne güzel bir yer. Şehitler, canını ve malını Allah’a büyük bir kârla satıyorlar. Zaten can, canan, malın gerçek sahibi Allah (cc) değil miydi? Ölüm, madem bir gün ansızın bizi tutkuyla bağlandığımız bu fani ve vefasız yerden koparacak, o da niçin Allah (cc) için olmasın.
*
Yaratılmışların en zalimi insandır, yıkımının sınırı yoktur. Yaratılmışların en üstünü yine insandır. Ne bir bitki ne bir ağaç ne bir hayvan insanın ulaştığı üstün dereceye ulaşamaz. En son yaşananlar, İsrail devletinin Ortadoğu’da zulüm akıtmada ısrarcı olması bize gösterdi ki yanlış inanç, hırs, yerini bulmayan güç, ezeli öfke, ben güçlüyüm beni destekleyenler de çok güçlü seni ezerim, sapık düşüncesi devletin devlete insanın insana zulmünü arttırıyor. İyi ki hiçbir kural, yasa, hak hukuk tanımayan aklını, basiretini yitirmiş Netanyahu ve destekçileri için ölüm var, hesap var, cehennem var. Dünyada yaşayacağı cehennemi günler ise çok yakındır.
*
Bir caniyi saatlerce ayakta alkışlayan ve ona cesaret veren sözde elitlerin kömür ruhlu eşek tabiatlı dostları bile değerli. Biz elmas değerindeki dostlarımızı hızlı bir şekilde kendimizden uzaklaştırırken onlarda kusur ararken başkaları kapısının önündeki ite bile değer verip onu şımartıyor. Biz aslanları bile fare deliğinden geçirmenin derdindeyken onlar birbirlerine kol kanat gerip birbirini yüceltiyor.
*
Bir ailede yaşayan bazı kişiler kurtarıcı, bazı kişiler kurban, bazı kişiler de zorba olur. Kurtarıcılar evin ve hayatın büyük sorumluluğunu alırlar ve çoğu zaman kendilerini ihmal ederler. Yaşanmamış bir çocukluk ve gençlik, ucuzca harcanan zaman ve enerji kalır geriye onlardan. Kurban olan kişiler eğitimsiz, çoğu zaman bastırılmış, söz hakları ellerinden alınmış, aşırı fedakâr ve iyi niyetli kişilerdir. Zorbalar ise evdeki baskın, dominant kişilerdir. Zorbalar ailedeki kurtarıcıların ve kurbanların geleceğini sülük gibi emerler.
*
Her devirde ortalama üç tür insan bulunur. Birinci gruba girenler sadece kendileri için yaşar ve ölürler. Diğer insanlar, dünyada gelişen olaylar onların umurunda olmaz. Öncelikleri kendileri, hazları ve menfaatleridir. Mezarda kefenleri çürümeden unutulurlar. İkinci gruba giren insanlar, kendilerinden ziyade sevdikleri, mal mülk için yaşar ve onlara adeta tapar. Bu tip insanlar da büyük bir ihtimalle karşılık bulamaz ve değerli gördükleri tarafından değersizleştirilir. Üçüncü gruba giren insanlar, davaları ve vizyonları için yaşarlar. Dünyada bu tip insanlar az bulunur. İsimleri unutulmayan, toplumların zihnini ve kalbini genişleten, onlara cesaret ve hedef veren, ufuk açan, aşkın ruhlu, özgün insanlardır bu gruba girenler.
*
Zihin, kalp, dil ve üslup açılımını, dönüşümünü başaramayan ekonomik ve kaliteli çevre olarak güzelleşemeyen bir birey önce kendini sonra en yakınlarını üzer. Her türlü tüketimin içerinde bulunup üretmeye yanaşmayan, sorumluluk almayan, kendini yormak ve germek istemeyen bir birey ucuz yaşar, ucuz ölür. Dünyanın en mutsuz, sorunlu insanı hedefsiz, tüketim çılgınlığı bataklığında yaşayan hazırcı ve hiçbir yükün altına girmek istemeyendir.
*
Sen benim yanımdaysan ve benim çıkarıma hizmet ediyorsan bana muhalefet etmeyerek onay cümlelerinle beni destekliyorsan yük olmayarak yükümü fazlasıyla alıyorsan seni severim ve desteklerim. Yoksa buz gibi soğurum senden. Seni kötü durumda görmek hoşuma gider ve kötü duruma düşmen içimi rahatlatır. Ne yazık ki insanların karşısında değil, yanında her türlü yanlışına alkış tuttuğun sürece iyisin. İki bin yüzlü diyebileceğimiz bu tür insanlar, sahte sevgilerini pahalı satarlar ve imkânlarından işlerine yaradığın sürece yararlandırırlar.
*
Dün küçük oğlumun sünneti için hastanedeydik. Doktor bey işlemleri yaparken hocam eskisi gibi niçin istediğimiz bölümden randevu alamıyoruz, diye sordum. İki sebebinin olduğunu söyleyerek şöyle cevap verdi: Birincisi son zamanlarda hastalık hastası insanlar türedi. Gereksiz yere hastaneyi meşgul ediyor, gerçek hastaların hakkına giriyorlar. Öncelikle hasta sağlık ocağına gitmeli, eğer oradaki hekim beni aşar bu hastalık derse hastaneye gelmeli. Randevuyu da kendi elleriyle aile hekimi oluşturmalıdır. Bu sayede yoğunluk azalır ve gerçek hastaların uğrak yeri olur hastane. İkincisi ise ahlaksızlık, bencillik, şükürsüzlük çoğaldı. Eskiye göre tıp çok ilerledi, ama biz insanların kalitesi azaldı. Şükürsüzlük, ahlaksızlık fazlalaştı ve insanları memnun etmek zorlaştı. Şikâyet, hakaret, küfür bu denli normalleşmemeliydi.
*
Geçen sabah saat 10.00 gibi bir beyefendi geldi. Yaşının ilerlemiş olduğu yüz hatlarından ve kar beyaz saçlarından belli oluyordu. İkram etmiş olduğum çayı yudumlarken birden anlatmaya başladı. Yavrum! Şimdi bolluk var, biz lisede okurken bir tek sigarayı tuvalette on kişi içerdik. Çay, şeker yoktu. Şeker olunca annemiz yufka ekmeğe sıkardı. Garibanlıktan liseyi bırakmak zorunda kaldım. Her türlü işte çalıştım, şimdi bolluk var. Gerçek ihtiyaç sahibi olmadığı halde çalışmayı sevmeyen baba, yakın çevre, vakıf, dernek parasıyla geçinen bir yığın insan var. Önce iş yoktu, darlık vardı; şimdi iş alanları eskiye göre arttı. Şimdi her şey bol, şükür ve çalışma azaldı. Zor işlerde tarla tapanda çalışacak insan azaldı.
ALİ ALTAYLI