2024’ e girmeden iyice anlamalısın ki,
toplumun en büyük hastalığı iyi niyetli insanların kullanılması ve bu insanların zamanla ortadan kaybolmasıdır. Bu insanların ortadan kaybolmasıyla işler zorlaşmış; kurnaz ve çıkarcı insanlar ortalıkta boy göstermede yarış eder duruma gelmiştir.
2024’ e girmeden artık iyice anlamalısın ki,
et ve kemikten oluşan evimiz ve taş ve tuğlalardan örülen evimiz güzelleşmeden, Yaratıcının boyasıyla boyanmadan bireyin, ailenin, toplumun ve dünyanın gerçek huzur ve mutluluk arayışı artarak devam edecektir.
2024’ e girmeden artık iyice anlamalısın ki;
hız, haz, benlik, bencillik çağında sabrı kuşananlar, nefis yerine kalp ve ruhun hayat derecesine girenler, “ben”i gerçek sahibine verenler, bencillik konforunu aşıp insanlık için bir uğraşın içene girenler, en küçük bir kazanıma bile şükredenler gemilerini sahile ulaştırmada başarılı oluyorlar.
2024’ e girmeden artık iyice anlamalısın ki,
gösteriş hastalığı nazarı kendisine çekiyor. Nazar, iyiyi kötüye, güzeli çirkine, sağlamı çürüğe çıkartıyor ve iç huzursuzluğu beraberinde getiriyor. Karın altındaki bitkiler gibi bir süreliğine de olsa gizlenebilmek, Allah’ın bize verdiği nimetleri gözlere servis etme yanlışına düşmemek zihin ve gönül huzurunu muhafaza ediyor. Gelen nimetin devamlılığını sağlıyor. Günümüzdeki bakışların birçoğu yakıcı, yıkıcı, yok edici, iyi niyetten geniş gönüllülükten, gıptadan çok uzak.
2024’e girmeden iyice anlamalısın ki;
dünyadaki en büyük zenginlik ve yatırım kişinin kendisini donanımlı hale getirmesidir. Bir bireyin dünyaya geliş amacını çözmesi ve Yaratıcının kendisiyle ne murat etmek istediğini anlamasıdır. Bunu başaramayan, kendisini yetiştirmeyen, donanımlı hale getiremeyen bir bireyin elde ettiği dünyalık kazanımların devamı olmayacak, gerçek özgürlüğü tatması zor olacak, sevmek ve sevilmek açlığı yerini bulmayacak, kalbi ve beyni rahat olmayacaktır.
2024’ e girmeden iyice anlamalısın ki,
birçoğumuz dünyalık kazanımlara, dışımızın durumumuzun güzelliğine, özellikle paraya gizliden ya da açık tapıyoruz. Geniş bakış açısının, aşkın bir vizyonun, cömertliğin, iç ve dış huzurun, sağlığın, bizi anlayan ve bize değer veren sevdiklerimizin olmadığı yerde paranın anlamsızlığı ve iflası göze çarpıyor.
2024’ e girmeden iyice anlamalısın ki;
değer, takdir görmediği sevgi, saygı ve sorumluluk bilincinin olmadığı bir yerde insan çiçek açmıyor. İnsanı güzelleştiren her gün görüştüğü insanların kalitesidir. Çevresini hakkıyla güzelleştiremeyen bir birey, aile, toplum güzel yarınlara yelken açamıyor.
2024’e girerken iyice anlamalısın ki,
onun yerine ben olsaydım şöyle şöyle yapardım, diyenlerin ne denli ucuz, sahte, kolay, bedelsiz konuştuğunu fark ettiğimde ve dünyanın gözü önünde cennet kokan çocukların ölüme terk edildiğini gördüğümden bu yana sözlerin, verilen vaatlerin bu asırda daha çok kıymetsizleştiği aşikar hale geldi. İnsan sözüne değil, Hak sözünün derinliğine vakıf olmak ve daha çok zihnimizi, kalbimizi, kulağımızı bu yöne çevirmek kurtuluşumuzun sırrı olsa gerek.
2024’e girmeden iyice anlamalısın ki,
…2020,2021,2022 geçip gitti. Yılların geçmesi sana ne kattı. İyi yönde değiştin mi? Kendine, çevrene, ülkene, dünyaya ne verdin? Hangi kötü alışkanlığını bıraktın, iyi olana kaç tane daha iyi ekledin? İçinden sağ çıkmamızın imkânsız olduğu şu dünyada, hızlı bir şekilde yılların geçmesi bizi ölüme götürürken beynin, kalbin, ruhun hangi şarkıyı söylemeye devam ediyor, neyin derdinde ve tasasındasın? Yılların geçmesi bizi onarmıyorsa sayıların değişmesinin de bir anlamı olmasa gerek.
Ali ALTAYLI