MÂLİKÜ’L MÜLK! Mülkün gerçek sahibi olan, mülkünde dilediği gibi tasarruf eden, kâinatın tek sahibi olan ancak Sensin. Dünya ve içindekiler Senindir. Bize verdiğin can ve cananın, malın mülkün gerçek sahibi Sensin. Biz insanlara mal vererek zenginleştiren karşılığında infak ve zekât isteyen Sensin. Dilediğine çok verir, dilediğine az verir, dilediğine de hiç vermezsin. Verdiğin imkânları da şükürsüzlük, ahlaksızlık ve cimrilik gördüğün takdirde bir anda almaya muktedir olansın. Ey mülkün gerçek sahibi olan Yaratıcımız şu Ramazan ayı yüzü suyu hürmetine zikrimizi, fikrimizi, şükrümüzü, cömertliğimizi çok eyle. Özümüzdeki şikâyet, memnuniyetsizlik, kıymet bilmezlik, şükürsüzlük ve malı mülkü ilah edinme yönümüzü yok eyleyiver.
ZÜL CELÂLİ VEL İKRÂM! Büyüklük ve ikram sahibi, yüce ve cömert olan ancak Sensin. Farklı güzellikte canlı ve cansız yaratarak yarattığın canlılara türlü türlü nimetler ikram ederek övülmeyi hak eden Sensin. Dünyada ne kadar ululuk, yücelik varsa hepsi sana mahsustur. Kullarının dilediklerinin derecelerini yükselten dünya ve ukba bol ikramlarda bulunan Sensin. Nimetin Senden geldiğini ve Seni hakkıyla övenlerimizi çok eyle. Benlik ve nankörlük tarafımızı yok eyleyiver.
EL-MUKSİT! Kullarına muamelesi tam adalet ve merhamet üzere olan, bütün işlerini denk, birbirine uygun ve yerli yerinde yapan ancak Sensin. En üstün adalet ve merhamet sahibi olan, mazlumların haklarını zalimlerden alan Sensin. Bütün iyilikleri adaletten meydana getiren mazlumun hakkını alırken zalime de haksızlık etmeyen Sensin. En kıymetli hazinelerden daha kıymetli bir hazine olan adaletli olmak şuurumuzu ve adaletli olanlarımızı çok eyle. Şahsi menfaatimize dokunduğu zaman adaleti çiğneme yönümüzü tüm dünya insanından yok eyleyiver.
EL-CÂMİ! Kıyamet gününde biz insanları hesaba çekmek için bir araya toplayan ancak Sensin. Bütün iyilikleri, övgüleri zatında toplayan, birbirine zıt şeyleri bir araya getirip toplayan Sensin. Varlıklı müminlere hacca gitmelerini emreden ve aynı tarihte dünya Müslümanlarını toplayan Sensin. Senin kitabın ve Peygamber Efendimizin sünneti etrafında toplananlarımızı çok eyle. Ayrılığa düşmemize neden olan benlik, kin, kıskançlık, cahillik, fakirlik, madde ile sağlıklı ilişki kuramama yönümüzü yok eyleyiver.
EL-ĞANİYY! Her şey kendisine muhtaç olan, kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayan, nimet hazineleri sonsuz olan ancak Sensin. Ağaçlara meyve takan, denizin içinde türlü türlü canlı yaratan, annenin karnındaki bebeğe şekil veren, bulutlar arasından yeryüzüne güneş ve yağmur gönderen Sensin. Bizdeki gönül zenginliğini ve kanaati, sana olan acz ve fakrımızı çok eyle. Gerçek zengin ve cömert sen iken varlıklı görünen bir kuldan, diğer insanlardan her türlü beklentimizi yok eyleyiver.
EL-MUĞNİ! İstediğini zengin eden, dilediği kulun her türlü ihtiyacını karşılayan, fakir kullarını lütuf ve ikramıyla zenginleştiren ancak Sensin. Kanaat, gönül ve manevi zenginlik veren Sensin. Müslüman olsun ya da olmasın dilediğini dilediğin yoldan zengin eden ve bu zenginlikle imtihan eden Sensin. Namerde değil, merde bile muhtaç etmediğin biz kullarını çok eyle. Verdiğin sayısız imkânları, nimetleri küçük görmemize neden olan zalim ve nankör yönümüzü yok eyleyiver.
EL-MÂNİ! Dilemediği şeylerin gerçekleşmesine izin vermeyen, koruyucu sebepler yaratarak zararları önleyen ancak Sensin. Sevdiğin kulların bazı kötü isteklerine engel olmak suretiyle onları zarardan koruyan Sensin. Başımıza gelen musibetlere engel olacak ve bize hayır kapıları açacak Sensin. Senin iznin olmadan ne bir yaprak dalından düşer ne de ayağımıza bir taş değer. Bin bir türlü görünür görünmez musibetlerden koruduğun biz kullarını çok eyle. Musibetler karşısındaki ümitsizliğimizi, vurdumduymazlığımızı, isyanımızı, şikâyetimizi, ders alamama basiretsizliğimizi yok eyleyiver.
ED-DÂRR! Dilediğini musibete uğratan, zarar verici şeyleri yaratan, muhtaç duruma getiren, dilerse yarattığı kuluna zarar veren ancak Sensin. Biz kullarını canımızla cananımızla malımızla farklı farklı musibetlerle imtihan eden ve bu durum karşısında sabrımızı görmek isteyen Sensin. Şükreden, zikreden, boyun eğen, ahlaklı, sana karşı acz ve fakrını bilen, mütevazı, dürüst, yaşantısının güzelliği eylemine, yüzüne ve sözüne yansımış biz kullarını bir an önce çok eyle. Musibetleri üzerimize çeken dik başlılığımızı, gurur, kibir, benliğimizi, şirk ve kul hakkına riayetsizliğimizi, şükürsüzlüğümüzü yok eyleyiver.
EN-NÂFİ! Dilemiş olduğun kula dilediği şekilde fayda veren, çaresizlerin imdadına yetişen, kulunu hayra ve iyiliğe yönelten ancak Sensin. Biz insanlar üzerinde her türlü tasarruf yetkisi sana aittir; şifa, sağlık, zarar ve fayda hep Sendendir. Sürekli olarak bütün mahlûkata hayır ve fayda sağlayan ve yaratması sürekli olan Sensin. Huzur, sağlık, fayda, iman nimeti verdiğin biz kullarını çok eyle. Şükre yönelen biz müminler üzerindeki musibetleri yok eyleyiver.
EN-NÛR! Nurun kaynağı olan, gökleri ve yeri aydınlatan, nurlandıran, istediğin simalara gönüllere nur yağdıran ancak Sensin. Biz müminleri iman nimeti ile buluşturarak önümüzü arkamızı, sağımızı solumuzu nurlandıran Sensin. Kâinatı, yıldızları, güneşi, ayı ve inananların iç âlemini marifet nuruyla güzelleştiren, Sensin. Senin hükümlerini kabul edip yaşamaya çalışmakla Habibine muhabbet beslemekle bizi karanlıklardan kurtarıp ebedi nura kavuşturacak Sensin. Bu ismi şerifinden nasiplenenlerimizi çok eyle. Karanlığa, bataklığa, nursuzluğa götürecek yanlış işlerimizi bizden yok eyleyiver.
EL-HÂDİ! Hidayeti yaratan, bizleri batıldan ve dalaletten uzaklaştıran, istediğin kulunu hayırlı yollara muvaffak kılan ancak Sensin. Ebedi mutluluğu sağlayacak doğru yolu gösteren ve doğru yola ulaştıran Sensin. Dilediğin kulunu bataklıklardan çıkarıp istikametli yolu gösteren Sensin. Çağrına kulak verip nur yolda akanlarımızı, hidayete ulaştırdıklarını çok eyle. Kir akan olukta ısrar etme inadımızı, gafletimizi yok eyleyiver.
EL-BEDÎ’! Varlıkları eşi, benzeri ve örneği olmaksızın intizamlı bir şekilde yaratan ancak Sensin. Kâinatı ve içindekileri akıl sahiplerini hayrette bırakacak şekilde kusursuz ve mükemmel şekilde yaratan Sensin. Milyonlarca çeşit canlı ve cansız yaratarak orijinal model üretme bakımından zengin olan Sensin. Yaşadığımız bu dünyadaki eserlerini tefekkürle görecek gözümüzü çok eyle. Bakar körlüğümüzü, ibret almadan geçen günlerimizi, tefekkürsüz yönümüzü yok eyleyiver.
EL-BÂKÎ! Varlığının sonu olmayan, bütün kâinat yok olduktan sonra varlığı devam eden ancak Sensin. Dünya ve içindeki her şeyin ömrü kısa, kalıcılığı azdır. Yarattığın her varlığa bir ömür biçen ve sonunda fanilik derelerine yuvarlayan Sensin. Senin rızan için ihlasla yaptığımız işleri ebedileştirecek Sensin. Fani olduğunu bilip haddini ve Seni bilenlerimizi çok eyle. Sana ulaşmayan, kalıcılığı olmayan, gösterişe karışan amellerimizi yok eyleyiver.
EL-VÂRİS! Bütün mülkün, dünya ve içindekilerin gerçek sahibi ancak Sensin. Mülkünü imtihan etmek için belirli süreliğine emanet olarak bizlere veren Sensin. Kullandığımız tarlaların gerçek tapusu sana aittir. Babadan oğula diye sürüp giden el değiştirmelerin sonu Sana varır. Önce Senin olan sahip olduğumuz her şey en son yine Sana kalır. Verdiklerinin gerçek sahibi olmadığımız şuurunda olanlarımızı çok eyle. Dünyalık bize imtihan için verdiklerine tutkuyla bağlanma yönümüzü yok eyleyiver.
ER-REŞÎD! Biz insanları hayırlı yollara irşat eden doğru yolu gösteren ancak Sensin. Hidayet tamamen senin elindedir. Dilediğine nurlu yollarını gösterirsin, imanla şereflendirirsin, dilemediğini de küfür karanlıklarında bırakırsın. Her türlü güç insanlara hidayet vermekten uzaktır. Kalplerimizi evirip çeviren Sensin. Hak ve hakikat üzerinde sebat ettirecek ve kazananlar safına katacak olan Sensin. Dünyada geçici bir süre bulunan biz insanlar içerisinde hidayet verdiklerini çok eyle. Hidayete ulaştırdıktan sonra ayağımızı kaydıracak, günaha düşürecek aşırılıklarımızı yok eyleyiver.
ES-SABÛR! En çok sabırlı olan, azap etmekte acele etmeyen, cezayı belli bir vakte kadar erteleyen ancak Sensin. Sen her türlü nimeti verdiğin halde azgınlıkta, zulümde haddi aşanlara hemen ceza vermeyerek erteleyen, yine nimetlerinden faydalandıran başka hangi güç olabilir ki? Yeryüzü ve gökyüzü arasında senin istemediğin, biz insanları men ettiğin günahların işleniyor olması ve Senin bunu bilip gördüğün halde belirli bir süreye kadar ertelemen “es-sabur” isminin tecellisidir. Dünya ve ukba huzur ve mutluluğun en önemli basamağı olan her işte sabır etme yönümüzü çok eyle. Sabır kahramanı kullarını çok eyle. Musibetlere, günahlara ve ibadetler karşı sabrımızı çok eyle. Başarısızlığımızı ve başımıza gelen musibetleri ikiye katlayan aceleciliğimizi yok eyleyiver.
Rabbimiz içinde bulunduğumuz Ramazan ayının ve güzel isimlerinin yüzü suyu hürmetine yaşantımızı, geleceğimizi güzelleştir. Yuvalarımıza huzur, bereket, uyum nasip eyle. Çocuklarımızı iyi ve güzel insan eyle. Bu isimlerin içeriğini hakkıyla anlayarak özgürleşmeyi, başımıza gelen musibetleri güzel bir şekilde okumayı nasip eyle. Güçlü bir imana sahip olan insanlar arasına dâhil eyle. Dünya imtihanımızı hakkıyla verip başarılı olanlardan eyle. Biz Müslümanlara en büyük nimet olan iman nimetinin kıymetini bilmeyi ve iman cevherinin farkında olmayı nasip eyle. Sözü işine, işi sözüne uygun olanlardan eyle. Biz müminleri aziz eyle. Ülkemiz insanının birlik ve beraberliğini daim eyle. Zalimler tarafından vatanlarında zulme uğrayan kardeşlerimize acil yardımlarını nasip eyle.
ALİ ALTAYLI
KAYNAKÇA:
Esmâ-i Hüsnâ’nın anlamlarını yazarken yararlandığım eserler şunlardır:
Feyzullah BİRIŞIK: ESMÂ-ÜL HÜSNÂ
Arif PAMUK: ESMÂ-İ HÜSNÂ ŞERHİ, FAZİLETİ VE SIRLARI