Derdi Filistin davası olan Küresel Sumud Filosu’nda yer alan yüce ruhlu, vicdanın ve hayata yansımış imanın yeryüzündeki temsilcilerinden olan Aktivist, Sinan Akılotu’na gemideki canlı yayında spiker soruyor.
Korkuyor musunuz?
Şöyle cevap veriyor:
Ben ve arkadaşlarım sadece Filistinli çocuklara ulaşamamaktan, onları kucaklayamamaktan korkuyoruz.
Bu nasıl bir vicdan, bu nasıl bir şefkat, bu nasıl bir fedakârlık, bu nasıl bir cesaret, bu nasıl bir iman, bu nasıl bir ruh, bu nasıl bir derya gönüllülük, bu nasıl bir zihnin ve kalbin tek bir davayla dolması, bu nasıl bir duruş?
İşte Müslümanları, dünyanın bütün insanlarını zulme karşı ayağa kaldıracak bu ruh ve bu vicdani eylemdir.
Biz Müslümanları ayağa kaldıracak ölüm uykularından uyanmak, hayata yansımış tahkiki iman ve Allah yolunda gözünü kırpmadan cihat edebilmektir.
Küresel Sumud Filosu’na katılan beş yüze yakın aktivistten sayı olarak en çoğunun Türkiye’mizden olması şunu gösteriyor ki, bayrak düştüğü yerden yeniden kalkacaktır. Gerçek İslam yeniden şahlanacak bu topraklarda neşv ü nema bulacaktır.
Gayri Müslümleri ayağa kaldıracak yine vicdanlarının sesini dinlemek; şefkat, merhamet, herkese adalet ve empatidir.
Öncelikle ülkemizden ve dünyanın çeşitli ülkelerinden zalim İsrail’de alıkonan vicdanın ve imanın yeryüzündeki temsilcilerine selam olsun, yakınlarına selam olsun, çocuklarına selam olsun, Rabbim yar ve yardımcıları olsun. Hafız ismiyle koruyacak ve Raûf ismiyle bir anneden daha fazla şefkatli olacak O’dur.
Biz Müslümanları ayağa kaldıracak ölüm uykularından uyanmak, hayata yansımış tahkiki iman ve Allah yolunda gözünü kırpmadan cihat edebilmektir, dedik.
Peki, bu nasıl olacak, bugünkü yazımızda bu konuda kafa yormaya çalışalım:
Biz Müslümanlar; cemaat, tarikat, aşiret, parti, ırkçılık taassubunu bırakarak akıllarını ve kalplerini Kur’an ve sünnetle yeniden diriltmelidirler.
Zihni ve kalbi dönüşüm gerçekleştirerek birlik ve beraberliğimizi korumalı; kardeşliği en büyük ibadet saymalı, aramızdaki tefrikayı sona erdirmeliyiz.
İlme, fenne, bilime, sanata hak ettiği değeri vermeli, dünyada söz sahibi olmalıyız.
Dinimizi şahıslardan değil Kuran ve sünnet ve sahabelerden öğrenmeliyiz. Öncelikli bağlılığımız şahıslara değil, Rabbimize ve Resulüne olmalıdır.
Zaman yönetimi noktasındaki eksikliklerini gidermeli, verilen zamanın cebine öncelikle ilim irfan üretim koymalıyız. Bir dakikamız bile boşa geçse derin üzüntü duymayı başarabilmeliyiz.
Bir an önce kişileri konuşarak vakit geçirme yerine kendi işimizle yanlışlarımızla uğraşmayı becerebilmeliyiz.
Hiç vakit kaybetmeden çok laf üretmek yerine eyleme geçmeliyiz. Eyleme geçirecek imanla cesaretle tanışmalı, buluşmalı yüzü vahiyle yıkanmış kardeşlerimizi etrafımızda çoğaltmalıyız.
Delicesine aşkla şevkle her gün kitap okumalı, evlerimizi dizi takiplerinden, zararlı programlardan, sosyal medyanın pislik üreten yönlerinden kurtarmayı başarmalıyız.
Kula kul olmak yerine, koşulsuz itaat etmek yerine sorgulamayı öne almalıyız. Aklımızı başkasının cebine koymamalıyız. Asıl özgürlüğün ilahi olana kulak kesilmek olduğunu bilmeliyiz.
Haset, enaniyet, kin, intikam, nefret, inat gibi içsel hastalıklardan kurtulmalı zihnimizi ve özümüzü Allah’ın hatırı için temizlemeyi başarabilmeliyiz. Aklımızı vahyin emrine verebilmeliyiz.
Hz Ömer adaletini ayakta tutmalı, teknolojik kazanımlarda dünyada tek güç olmayı başarmalıyız.
Zalimin tepesine zamanı gelince inecek güçlü bir ordu tesis etmeliyiz.
Acil olarak aramızdaki güveni, uhuvveti, sevgi ve muhabbeti, istişareyi en güzel şekilde inşa etmeliyiz.
Dünyayı gözümüzde küçültmeli, sonsuz hayatı hesabı kitabı gözümüzde büyütmeliyiz.
Batı’yı şu medeniyeti bu medeniyeti örnek almaktan bir an önce kurtulmalı, kendi öz değerlerimizle ayağa kalkmalıyız.
ABD’nin kandırmacalarından kurtulup daha güçlü bir devlet yapısı inşa etmeliyiz. Dünyaya adalet, huzur ve güven getirecek akan gözyaşlarını dindirecek, zalimlerin zamanı gelince tepesine inecek bir güce ulaşmalıyız.
Hak olmayan hiçbir sözü benimsememeli, kafamızı karıştıran amacımızdan alıkoyan sözlere kulak asmamalı, onları çöpe atmalıyız. Bize gelen bilgileri Kuran ve sünnet terazisinde tartmalıyız.
Bozulan aile yapısını tekrar rayına oturtmalı, çocuklarımıza istenilen bir gelecek bırakabilmeliyiz.
Namazlarımızın içini ilimle irfanla her gün kitabi bilgiyle doldurmalıyız. Dünyayla şirkle gösterişle karışık bir ibadetten acilen kurtulmalıyız.
Pasif Müslüman, nemelazımcı Müslüman, sadece kendini düşünen Müslüman, yalnızca camiye giden Müslüman olmamalıyız. Kasaya masaya nisaya tapan Müslüman olmaktan acilen kurtulmalıyız. Başkalarını düşünebilen yüce ruhlu, gür imanlı sadece Allah’a tapan, Allah için aksiyoner olan cesur, şevkli gayretli gözü kara Müslüman olmalıyız, geç olmadan iş işten geçmeden zalimler iyice azmadan.
Rabbim ne zaman bize gemiye binenlerin, cesaretini, vicdanını, imanını, ufkunu, merhametini verirse ve biz de almaya hak kazanırsak önce biz sonra da dünya kurtuldu demektir.
Rabbim biran önce bu ufku, imanı, cesareti nasip etsin.
Mehmet Akif Ersoy “Uyan” şiiri bu ufkun bu imanın bu ruhun tezahürü değil mi?
Baksana kim boynu bükük ağlayan?
Hakk-ı hayâtın senin ey müslüman!
Kurtar o bîçâreyi Allâh için,
Artık ölüm uykularından uyan!
*
Bunca zamandır uyudun, kanmadın;
Çekmediğin kalmadı, uslanmadın.
Çiğnediler yurdunu baştan başa,
Sen yine bir kerre kımıldanmadın!
*
Ninni değil dinlediğin velvele…
Kükreyerek akmada müstakbele,
Bir ebedî sel ki zamandır adı;
Haydi katıl sen de o coşkun sele.
*
Karşı durulmaz, cereyan sîne-çâk…
Varsa duranlar olur elbet helâk.
Dalgaların anlamadan seyrini,
Göz göre girdâba nedir inhimâk?
*
Dehşet-i mâzîyi getir yâdına;
Kimse yetişmez yarın imdâdına.
Merhametin yok diyelim nefsine;
Merhamet etmez misin evlâdına?
*
«Ben onu dünyâya getirdim…» diye,
Kalkışacaksın demek öldürmeye!
Sevk ediyormuş meğer insanları,
Hakk-ı übüvvet de bu cânîliğe!
*
Doğru mudur ye’s ile olmak tebâh?
Yok mu gelip gayrete bir intibâh?
Beklediğin subh-i Kıyâmet midir?
Gün batıyor, sen arıyorsun sabâh!
*
Gözleri mâzîye bakan milletin,
Ömrü temâdîsi olur nekbetin.
Karşına müstakbeli dikmiş Hudâ,
Görmeye, lâkin daha yok niyyetin!
*
Ey koca Şark, ey ebedî meskenet!
Sen de kımıldanmaya bir niyyet et.
Korkuyorum, Garb’ın elinden yarın,
Kalmayacak çekmediğin mel’anet.
*
Hakk-ı hayâtın daha çiğnenmeden,
Kan dökerek almalısın merd isen.
Çünkü bugün ortada hak sâhibi,
Bir kişidir: «Hakkımı vermem! » diyen.
ALİ ALTAYLI
Görsel Kaynağı: https://www.7deniz.net/