Geçen hafta yaşlı ama gerçek yaşını çok da göstermeyen bir beyefendi, işyerinden çıkarken konuşmasının arasında oturduğumuz ahır sekisi çağırdığımız İstanbul türküsüdür, dedi.
Türkçemizde bu deyim, kimi kişiler bulundukları yer ve şarta uymayan, somut koşullardan çok uzak özlem ve özentiler içine girerler; kendilerini alay konusu ederler, anlamında kullanılır.
Bundan birkaç sene önce Karaman’a başka bir ilden gelen erkek bir üniversite öğrencisi ile tanışmıştık. Mezun alacağı yıl bana verdiği bilgilerin birçoğunun yanlış olduğunu bir yakın arkadaşı söylemişti.
Peki, bu öğrenci niçin bana baba mesleği, gelir durumu gibi farklı birçok konuda yanlış bilgi verdi?
Daha iyi konumda varlıklı, zengin, elit, havas görünmek, gariban görünmemek için bana gerçek durumundan farklı bir aile fotoğrafı göstermişti.
Özellikle gençleri, öğrencileri bu duruma iten sosyolojik gerçekler konusunda kafa yormaya çalışalım. Gençlerin bazıları niçin anne ve babalarını arkadaşlarıyla tanıştırmaktan çekiniyor, evlerine götürmek istemiyor, olduklarından farklı görünmek istiyor?
Ülkemizdeki bu sosyolojik gerçeğin iki nedeni üzerinde duralım:
Maddi durumu iyi olan çoğu ailelerin ve öğrencilerin bunları diğer gözlere servis etmede acımasız olmasıdır.
Rabbimiz her insana farklı imkan vermiş ve onunla imtihan yolculuğunu başlatmıştır. Kimi zengin kimi fakir, kimi elit- havas kimi avam, kimi güzel kimi çirkin, kimi zeki kimi tembel, kimi iş adamı kimi işçi, kimi öğretmen kimi öğrenci, kimi usta kimi çırak alarak yaratmıştır.
İmtihan gereği Rabbimizin güç, imkan, makam, güzellik, yakışıklılık, zeka verdiği kişilerin bunu şükür sebebi bilmesi gözlere servis etmede istekli olmaması, kıskançlık damarlarını hortlatmamasıdır.
Marka giyen bir öğrenci marka giyemeyenler tarafından kıskanılabilir.
Zeki bir öğrenci onun kadar zeki olmayanlar tarafından dışlanabilir.
Yeni çıkan bir akıllı telefona sahip olan bir gence diğer arkadaşları farklı gözle bakabilir.
Bu gibi durumlar her ülkede kaçınılmazdır, önemli olan bu gibi üstünlüklere sahip olan kişiler veya aileler diğer arkadaşlarında durumunu göz önüne alarak ölçüyü kaçırmamalarıdır. Onlar üzerinde üstünlük kurmamalı; alaycı, küçümseyici tavırlara girmemeli, onlara kendilerini ezik hissettirmemelidirler.
İkinci nedeni ise çoğu öğrencinin kendi yaşamlarını, konumlarını, şartlarını benimsememesi, gerçekleri görmek istememesi, reddetmesi ve daha iyi bir statüde kendilerini konumlandırmak istemeleridir.
Peki, gençler niye olanı, olduğu gibi kabullenip kendi ve ailelerinin yaşantılarıyla barışık bir hayat yaşamada zorlanıyorlar?
Şimdiki nesiller dedelerinin, anne babalarının görmediği çok şeyi görüyorlar. Kendilerine söz geçirmeleri zorlaşıyor ve kanaat duyguları zayıflıyor.
Filmler, diziler, dışı kutsayan programlar, sosyal paylaşım siteleri, ailelerinin gelir düzeyi yüksek akranlarının yaşam tarzı vb.
Günlük ortalama yedi sekiz saat akıllı telefonda sosyal medyada gezinen bir bireyin yavaş yavaş memnuniyetsizliği, huzursuzluğu, şikayeti, şükürsüzlüğü artar. Dünyanın en mutsuz ve problemli insanı olmaya doğru yolculuğu başlar. Çünkü sosyal medya hayatın yüzde yüz kendisi değildir ve çoğu kimse göründüğü gibi değildir.
Diğer bir yönü ise gençlerin, öğrencilerin kendilerinden imkan olarak daha düşük seviyede olan arkadaşlarına bakarak şükür ve rıza içinde olmak yerine, hep kendilerinden daha iyi konumda olan kişilere, arkadaşlarına özenmesi, onları taklit etmesi, onların yerinde olma istekleridir.
Peki, bir genç veya öğrenci daha iyi konumda olmayı isteyemez mi?
İster elbet, bunu kimse engelleyemez.
Öncelikle kendisinin, annesinin, babasının, akrabalarının içinde bulunduğu şartları kabul ederek onlarla barışarak daha iyi bir konumda olmak için büyük bir hedef belirleyerek zaman yönetimini başarıp kendini kitaplara adayarak vizyonunda ısrarcı olarak Yüce Kudret’in yardımını kendine çekerek bulunduğu şartları değiştirebilir.
Oturduğu ahır sekisi çağırdığı İstanbul türküsü deyimi şu kişiler için de kullanılabilir.
Yüklü bir borca girdiği halde lüksünden taviz vermeyen kişiler için,
Kendi yeteneğini, kabiliyetini, bilgisini, tecrübesini aştığı halde her konuda söz hakkını kendinde gören kişiler için,
Maddi geliri çok düşük olduğu halde içki, kumar gibi alışkanlıklarını bırakmada mücadeleci olmayan kişiler için,
Haram yollarla elde ettiği imkanı gözlere servis etmede ısrarcı olan kişiler için,
Durumu çok da iyi olmadığı halde bir aylık maaşına bir saat, akıllı telefon alan kişiler,
Anne babası çok zor durumda olduğu halde onlara eziyet verilerek alınan marka ürünler için,
Komşum, arkadaşım bu yaz tatile gitmiş ben de gitmeliyim diyen son kuruşunu, son kuruşuna kadar harcayan kişiler için kullanılabilir.
ALİ ALTAYLI