Dünya yaşlanıyor, yaşlanan dünyadan yeryüzüne bir taze gelin gibi salına salına nazlı bir şekilde inen kar yüzümüzü güldürdü. Belki de bu yaşlanan dünyada en çok eskiyen, bozulan biz insanoğlu. Yine de bize merhamet ve şefkatini esirgemeyen Rahman, Rahim, Kerim, Mucib Rabbimiz. Kar, yağmur, güneş, gökyüzü, bahar her zamanki gibi taze ve orijinal. Bizlerin eserleri ise Rabbimizin eserleri gibi değil; birçoğu taklit, çakma ve eskimeye yüz tutan, zamanla yok olan unutulan cinsten. Çocukluğumdaki kar tertemiz ve bembeyazdı. Şimdi de öyle tertemiz ve bembeyaz. Bin bir türlü faydası var, zararı yok denecek kadar az. Çocukluğumdaki kar aynı, ama ben çocukluğumdaki ben değilim. Kar o masumiyetini, saflığını, ak pak olma yönünü korudu ya bizler, geçen yıllar bizleri değiştirdi, dönüştürdü. İyi, güzel, hayırlı yönde değişenler kardan daha beyaz bir geleceğe kavuşma adayı. Olumlu, hayırlı yönde gelişip dönüşmeyenler ise dünyadaki en karanlık bir mekândan daha karanlık bir diyarın talihsiz yolcusu.
Cahit Sıtkı Tarancı yılların geçmesiyle kendindeki değişimleri mısralarına şu şekilde yansıtır:
…
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz;
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
*
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim:
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
*
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç fark ettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
…
Kar yağıyor mu yağdırılıyor mu? Bu birbirine değmeden yeryüzüne inen muazzam, görkemli şekiller oluşturan karın sahibi kim? Karın sahibi Amerika, Fransa, İngiltere olsa idi halimiz nice olurdu?
Dünyaya gönderilen bizler ya Hakkı kabul ederek nurlu yoldan akıp gitme niyetinde ve eyleminde olacağız. Ya da kendimizi, aklımızı, bilimi, medeniyeti, sahip olduğumuz her şeyi Hakkın önüne geçirerek veya tamamen reddederek kirli yoldan akıp gideceğiz.
Hak yolu, nurlu yol bizi dünya ve sonsuzlukta meleklerden bile üstün bir konuma getirirken batıl yol, kirli yol bizleri dünya ve sonsuzlukta hayvandan bile aşağı düşürebiliyor.
İyi, güzel, hayırlı yönde değişenler kardan daha beyaz bir geleceğe kavuşma adayı. Olumlu, hayırlı yönde gelişip dönüşmeyenler ise dünyadaki en karanlık bir mekândan daha karanlık bir diyarın talihsiz yolcusu, demiştik.
Tabiat ana kar yağdırdı diyerek tabiat ananın gerçek sahibine karı veremeyenler veya karın bereket olma yönünü unutup felaket tellallığı yapanlar, karanlık bir diyarın talihsiz yolcusu; Yüce Rabbimiz bu sene de bizi unutmadı diyerek karı, gerçek sahibine vererek onu öven şükürle secdeye kapananlar, tevekkül ve itaatini her daim güncelleyenler kardan daha beyaz bir geleceğe kavuşma adayı.
Uzun bir yolculuktan sonra yere düşen bir kar gibi eriyor günlerimiz, haftalarımız, aylarımız, yıllarımız. Nasıl ki yere düşen kar toprağa kavuşuyor, toprakta yok olup yerin üstünde yeni canlıların filizlenmesine zemin hazırlıyor. Bir gün bu bedenimiz de kar gibi eriyip tekrar dirilmek üzere bir süreliğine toprakta kaybolacaktır.
Toprağın karı yiyip bitirdiği gibi bir gün üzerinde bin bir türlü kılığa girdiğimiz toprak bizi içine alacaktır.
İbn-i Kemal Paşa ne güzel ifade etmiş:
Kısmetindir gezdiren yer yer seni
Arşa çıksan âkıbet yer, yer seni.
Onun için onun adı yer oldu.
Önce besler, sonra kendi yer seni.
Asr Suresinde ne güzel anlatmış Rabbimiz:
Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir).
İnsan doğmanın kolay, insan olarak ölmenin çok zor olduğu bir dönemde ne mutlu o insana ki, kar beyazlığında yaşanmış bir ömürle sayılı günlerini sonlandırabilir.
ALİ ALTAYLI