Yüzü, özü, zihni dünyanın çeşitli yaşanmışlıklarıyla henüz kirlenmemiş temiz gençlere, mikrofonu tutup gelecekten beklentiniz ne diye bir soru sorsak genel olarak şu cevapları alırız:
İyi bir işimiz olsun isteriz.
Kaliteli bir eğitim almak isteriz.
Evlenmek isteriz.
Özgürlük isteriz.
Huzur isteriz.
Marka giyinmek isteriz.
Keyifli, eğlenceli günler geçirmek isteriz.
Kişisel tercihlerimize saygı duyulmasını isteriz.
Yurt içi ve dışı gezmek, tatile gitmek isteriz.
Çok paramız olsun isteriz.
Lüks evlere, arabalara sahip olmak isteriz.
Kimseye bağımlı olmadan, kendi ayaklarımızın üzerinde durmak isteriz.
Peki, tekrar bir soru daha yöneltsek, bu istediklerinize sahip olmak için gelecekte bugünden, şimdiden ne yapıyorsunuz, diye?
Duymak istediğimiz cevapların yeterli olmadığını göreceğiz.
Biz insanlar üç şekilde öğreniyoruz.
Öğütle, nasihatle, dinleyerek
Görerek, okuyarak, gözlemleyerek
Bedel ödeyerek, maddi ve manevi zarara uğrayarak, acı ve sızıyı hücrelerimize kadar hissederek
Ne yazık ki, gerçek hayatı öğrenmek için bize verilen öğüt ucuz; görmek, okumak, gözlemlemek biraz pahalı; bedel ödemek ise çok pahalıdır. Hem hayat o kadar çok uzun değil ki, öğrenmek için illa bedel ödememiz gereksin. Bedel ödeyenleri okumamız, dinlememiz, bu noktada tecrübeli kişilerin bilgilerini sünger gibi emmemiz yeterli olsa gerek.
Ben de çoğu gençler gibi gerçek hayatın acımasız yönlerini, öğütle görerek öğrenmedim. Hep böyle akar gider hayat gönlümce sanmıştım. Bedel ödeyerek zorla öğretti hayat bana ve benim gibilere bazı gerçekleri. Öğretmedikleri ise öğrettiklerinin yanında denizdeki bir damla bile değil.
Tekrar, şu anki hayat tecrübemle o geçen güzel, coşkulu, sorumluluğu az günlerime-eğitim hayatıma- dönebilme imkânım olsa günlerimi daha bilinçli, verimli, hedefe yönelik geçirmeye çalışırdım.
İkinci sorulan soruya muhtemelen şu şekilde cevap veren gençler, gelecekte daha iyi konumda olacaklardır:
Büyük hedef, vizyon sahibiyim. Her gün az da olsa hedeflerim için bir şeyler yapıyorum. Hedeflerim içerimde bir kor ateş gibi yanıyor. Hedeflerime ulaşmadan bana rahat yüzü yok diyen gence gelecek günler, güler yüzünü gösterecektir.
Zaman yönetimini öğrendim. Yaratıcımız bedava olarak herkese 24 saat vermiştir. 8 saat uyku,8 saat eğitim kurumları, diğer 8 saati de gelecekteki büyük hedefim için ayırıyorum, diyen gence tüm engeller ortadan kalkıyor. Zamanını yöneten geleceğini şekillendirip dünyayı yönetiyor.
Saydıcılardan değil, rağmencilerdenim. Bulunduğum olumsuz şartlarda zihnimi kirletmeden yola koyulmayı bildim diyerek ümitsizliğe kapılmayan, şartları en sonuna kadar zorlayan genç, geleceğini güzelleştiriyor. Babamın maddi durumu iyi olmamasına rağmen hedeflerimin peşinden yürüdüm. Babam zengin olsaydı diyerek başlayan cümlelerle mazeret üretmedim, diyebilen aşkın ruhlu genç başarı merdivenlerini zorluyor.
Geleceğimi düşünerek bugüne, şimdiye odaklanıyorum. Geçmişten kendince ders alan bugünü, şimdiyi, anı verimli kullanarak geleceği için büyük tutkuları, hedefleri olan gençler kazanıyor. Canlı olan ve bize ait olan şimdiyi okuyarak, yazarak, araştırarak, düşünerek, sorgulayarak, büyük hayaller kurarak geçirmek gençleri kaliteli bireyler haline dönüştürüyor.
Olumsuz çevreden, arkadaştan ve alışkanlıktan uzak duruyorum. Bir gencin hayattaki en büyük servetlerinden biri kendisini çalışmaya, araştırmaya, erdeme, güzel ahlaka yönlendiren arkadaş çevresine sahip olmasıdır. Kaliteli arkadaş, kaliteli alışkanlıkları beraberinde getirir. Kaliteli çevre, kaliteli alışkanlığı, kaliteli alışkanlık da kaliteli bir geleceği kendisine çeker. Gelecekte sizi zarar verecek iki önemli unsur, hayatınıza sizin isteğinizle giren yanlış arkadaşlar ve alışkanlıklardır. Bedeli ağır, pişmanlıkları çok olur.
Jim Rohn: “ İnsan, birlikte en çok zaman geçirdiği beş kişinin ortalamasıdır.” der.
Okuma alışkanlığını yemek içmek gibi ihtiyaç haline getirdim. Okuma alışkanlığı elde eden gencin kendisine, hayata, çevreye, diğer insanlara, eşyaya bakışı değişiyor. Bu lezzeti az sorunu çok hayatta karşılaştığı sorunları kolaylıkla çözebiliyor. İnsanlarla güçlü iletişimler kurarak siyasette, ticarette, tiyatroda, sinemada, gazetecilikte başarılı olabiliyor.
Atalarımız, okumayı sevmeyene dokuz hoca az, demişler.
Aklımı ve kalbimi nefsimin, hazzımın baskısından kurtarmak için mücadele ediyorum. Bizim içimizdeki hazza hizmet eden nefis, ekran görüntüleriyle hoşa giden yeme içmenin aşırısıyla şımartılırsa aklı ve kalbi dinlemeyerek vücutta reisliğini ilan eder. Ben padişahım diyerek diğer organlara beni dinleyeceksiniz diyerek meydan okur. İdealist genç, hedefi, gayesi, geleceği için hazlarının peşinde giderek en değerli zamanlarını harcamaz. Evlilik için gerekli şartların oluşması için ilme, işe, maddiyata, farkındalığa yatırım yaparak ruhen ve bedenen dinginleşmesini bilir.
Gençlerimiz pırıl pırıldır. Yaşı ilerlemiş insanlardan daha dürüst ve ahlaklı gençlerimiz çoğunlukta. En büyük imtihanları olan hedonizmden kendilerini kurtarmasını bilirlerse gelecekleri daha güzel olacaktır. Bunu ancak güçlü iman, büyük hedef, kaliteli arkadaş çevresi ile başarabilirler.
En büyük yatırım bir gencin kendisine yaptığı yatırımdır. Şikâyet etmeden, ümitsizliğe kapılmadan, en kıymetli dakikalarını ekranlara, hıza ve haza kurban etmeden çok çalışarak, kendisini donanımlı kılarak, şartları zorlayarak ahlaklı ve dürüst kalarak geleceğini güzelleştirebilir.
Ali Altaylı