Medeniyet seviyesi yükseldikçe insanlık seviyesi ayaklar altına düşüyor. Merhamet ve şefkat duyguları evrenselliğini kaybederek millileşebiliyor. Dünyanın gözü önünde gözü yaşlı küçük bebeler, birbirine sarılarak ölüme terk ediliyor. Onlar için dertlenmeyi, dua etmeyi bile unutur hale gelen, seyretmekten öte gidemeyen bir yığın insanlık. Kaldığı yerden romantizmle beslenen film, sinema ve programları takip etmeye devam eden, bazen haberleri bile dinlemek istemeyen duyarsız bizler. Kimimiz de zulüm gören Filistin’i suçlamaktan geri durmuyor; kan ve gözyaşı ile beslenen İsrail’i bile haklı görebiliyoruz.
Dünyanın kuruluşundan itibaren zalimle mazlumun mücadelesi devam ediyor. Bazen kişinin kişiye zulmü, bazen bir grubun başka bir gruba zulmü, bazen bir devletin başka bir devlete zulmü, bazen de gücüyle şımarmış, başka milletlere ayar vermeye çalışan bir devletin, başka devletlere zulmü.
Bugün kendimize soralım. Biz insanoğlunu canileştiren, başkasının hayat hakkına tecavüz etmemize, huzurunu dinamitlememize neden olan nedir?
Yine soralım kendimize. İnsanoğlu sınırı aşıp Hakkı dinlemeyerek aklını, şehvetini, öfkesini, düşmanlığını ifrata yönlendirdiğinde, canileştiğinde dünyadaki eseri ne olur?
Öncelikle birinci sorumuza cevap aramaya çalışalım:
- Batıl bir davayı hak bir dava olarak görmek biz insanları canileştiriyor.
- Haktan uzak, hakka varmayan öfke duygusunun ifrat derecesinde bir insanda, cemaatte ya da siyasi otoritede bulunması canileşmeye neden oluyor.
- Yine Rabbimizin verdiği akıl nimetini putlaştırdığımızda, kendi aklımızı en iyi akıl olarak gördüğümüzde canileşiyoruz.
- Neslin devamını sağlayan şehvet gücünü, ihtiyacını gayri meşru yollardan gidermeye çalışmak insanı hayvanlaştırıyor, canileştiriyor.
- Elde ettiğimiz siyasi, ekonomik, kültürel, sosyal güç bir başkasının canını, malını, huzurunu alıyorsa canileşiyoruz.
- İnsanlığa kötü bir çığır açmak, gelecek neslin yoluna mayınlar döşemek için mücadele verenler canileşiyor.
- Dışını güzelleştirmek için maddi yükten kaçmayan ama özünü ve ruhunu ihmal eden, ona yatırım yapmayan biz insanoğlu canileşiyor.
- Allah’tan korkmayan, ölümü ve hesabı unutup bütün yatırımını dünyaya yapan biz insanoğlu zamanla canileşiyor.
- Cahillik, fakirlik, ayrılık, duyarsızlık, bencillik hastalığı biz insanoğlunu canileştiriyor.
- Kötü çevre, kötü alışkanlık; hastalıklı zihin ve virüslü kalp biz insanları canileştiriyor.
- Kendi çıkar ve menfaatinden, konforundan başka hiçbir şey düşünmeyen biz insanlar zamanla canileşiyoruz.
- Hız, haz, ayartı ve ahlaksızlığı hayat prensibi haline getirdiğimizde canileşiyoruz.
- Nefsimizi; kalbimiz, aklımız, ruhumuz, vicdanımız üzerine çıkardığımızda canileşmeye başlıyoruz.
- İlahi ve insani olana değil; şeytani ve nefsi olana yöneldiğimizde canileşiyoruz.
- Mazlumun güçsüzlüğü ve destekçilerinin dağınıklığı zalimi canileştirdikçe canileştiriyor.
- Doğumla başlayan yolculuğumuzda, kir akan oluktan akma kararı aldığımızda canileşiyoruz.
- Bir tek ilahımız varken ve bize bizden yakın olup isteklerimize cevap verirken kendi ellerimizle binlerce ilah oluşturduğumuzda canileşiyoruz.
Yine soralım kendimize. İnsanoğlu sınırı aşıp Hakkı dinlemeyerek aklını, şehvetini, öfkesini, düşmanlığını ifrata yönlendirdiğinde, canileştiğinde dünyadaki eseri ne olur?
Ahlaksızlık artar.
Güçlü güçsüzü ezer.
Dünyada huzur kalmaz.
Zenginler şımarmaya başlar.
Hapishaneler dolmaya başlar.
İnsanlar yalnızlaşmaya başlar.
Toplumda güven duygusu azalır.
Aile kurumu yara almaya başlar.
İhtiyarlar ve çocukların gözyaşı durmaz.
Öksüz, yetim kalan çocukların sayısı çoğalır.
İnsanlar en yakınından bile uzaklaşmaya başlar.
Ömer Karaoğlu’nun “Ne Zaman” ezgisi canileşen bir kavme, onun destekçilerine, duyarsızlaşan bir insanlığa ne söyler:
Yine gözyaşı yine bombalar
Yine karanlıklar yine çığlıklar.
*
Ne zaman insan uslanacak
Ne zaman dünya utanacak.
*
Yine sapıklık yine hüsran var
Yine kin nefret var yine bozgun var
*
Ne zaman insan uslanacak
Ne zaman dünya utanacak.
Ali ALTAYLI